Aziz Müminler!
Resûlullah Efendimiz
(s.a.s), bir gün ashâbıyla sohbet ederken “Bugün
hanginiz oruç tuttu?” diye sordu. Hz.
Ebu Bekir “Ben” diye cevap verdi. Ardından
Peygamberimiz tek tek şu soruları sıraladı: Bugün hanginiz bir kardeşinizin cenazesine katıldı? Bugün hanginiz bir fakirin karnını doyurdu?
Bugün hanginiz bir hasta ziyaretinde
bulundu?”
Bu soruların her birine Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.)
“Ben” diyerek olumlu cevap vermişti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ashabı
nezdinde bizlere şu müjdeyi verdi: “Bu
güzel davranışlar kimde bulunursa, o mutlaka cennete girer.”[1]
Değerli Müslümanlar!
Yaratılış sebebimiz; her şeyden
önce Cenab-ı Hakkı layıkıyla tanımak, O’na yürekten bağlanmak, O’nun
emir ve yasaklarına uygun davranmaktır. Varlığımızın gayesi imanı ve salih
ameli, iyiliği ve güzel ahlakı hayata hâkim kılmaktır. Bunun yolu ise Kur’an ve
sünnete samimiyetle uymaktan geçer. Zira Kur’an ve sünnet hayat yolculuğumuzun en sağlam,
en güvenilir, en esaslı rehberleridir. Bu
yolculuğun sonunda rızasını kazanan kullarına Rabbimizin bir lütfu ve mükâfatı
olan cennet vardır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Bizi cennete
götürecek hidayet yolunun ilk adımında iman vardır. Allah’ın varlığına ve
birliğine iman edenler cennete ulaşacaktır. İman esaslarına gönülden bağlı
kalanlar ebedi nimetlere kavuşacaktır. Bize düşen son nefesimize kadar
imanımıza sadakat göstermek ve Rabbimize verdiğimiz kulluk sözüne sahip
çıkmaktır. İmanımızı söz ve davranışlarımıza yansıtmak ve güzel amellerimizle
diri tutmaktır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz,
iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratılanların en
hayırlısıdır. Rableri katında onların mükâfatı, altından ırmaklar akan, içinde
ebedi kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da
Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu mükafat Rabbine derin saygı duyanlara
mahsustur.”[2]
Kardeşlerim!
Cennete giden yolun ikinci adımı ise salih
amellerdir. Bize Rabbimizin rızasını kazandırmasını ümit ettiğimiz salih
amellerin, yani iyi ve güzel davranışların, doğru ve anlamlı adımların sınırı
yoktur. Kul olma bilinciyle söylenen her
hayırlı söz, insan olma şerefine layık her güzel eylem, Allah’ın hoşnutluğunu
amaçlayan her iyi niyet birer salih ameldir. Yeter ki samimiyet elden
bırakılmasın. Yeter ki Allah rızası başka bir gayeye, beklentiye kurban
edilmesin.
Kıymetli Kardeşlerim!
İbadetlerimizin her biri birer salih ameldir. Ancak cennete götürecek
olan ibadet aynı zamanda bize güzel vasıflar kazandıran ibadettir. Namazımız
bizi günah ve çirkin işlerden alıkoymalıdır. Orucumuz dilimizi kem sözlerden,
elimizi, zihnimizi ve gönlümüzü kötülüklerden korumalıdır. Haccımız,
teslimiyetimizi ve ümmet bilincimizi pekiştirmelidir. Zekâtımız, infakımız,
kurbanımız dünya nimetlerinin esiri olmamak gerektiğini bize hatırlatmalıdır.
Aziz Müminler!
İmanı kemale eriştiren ve mümini cennete ulaştıran en etkili yol ise güzel
ahlaktır. Mümin, anne-babasına, eşine, evladına, komşu ve akrabalarına, can taşıyan her bir varlığa şefkat ve merhamet
gösterir. Eliyle, diliyle hiç kimseye zarar vermez. Çevresine güven telkin
eder. Rabbimizin emrettiği şekilde dosdoğru olur; istikametten asla ayrılmaz.
Zarar göreceğini bilse dahi yalan söylemez. Ahde vefa gösterir. Boş ve faydasız
işlerle ömrünü israf etmez. Cennet yolunun yolcusu, hayatının her anında, her
işinde sadece Allah’ın rızasını gözetir.
Kardeşlerim!
Bu Cuma vakti,
kurtuluşa ermeyi, cennet ehli olmayı niyaz ederken her birimiz kendimizi hesaba
çekelim. Şu soruları samimiyetle kendimize soralım: Rabbimizin emaneti olan
ömrümüzü hangi yolda tüketiyoruz? Acaba
yürüdüğümüz yol bizi cennete mi götürecektir? Yoksa cennetten mi uzaklaştıracaktır?
Yaşantımızla bizi cennete götürecek bir köprü mü kuruyoruz? Yoksa cennetle
aramıza duvarlar mı örüyoruz? Söz ve davranışlarımız, birer samimiyet eseri mi?
Yoksa yapıp ettiklerimizi riya ve gösterişle heba mı ediyoruz?
Değerli
Müminler!
Hutbemi Sevgili Peygamberimiz’in şu hadis-i
şerifiyle bitiriyorum:
“Siz bana altı şey hususunda garanti verin, ben de
size cennetin garantisini vereyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Söz
verdiğinizde sözünüzü tutun. Size bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin.
İffet ve haysiyetinizi koruyun. Gözlerinizi haramdan sakının. Elinizi
kötülüklere uzatmayın.”[3]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder