KULLUK BİLİNCİYLE BİR ÖMÜR GEÇİRMEK
Cumanız mübarek olsun Aziz Kardeşlerim!
Bir
gün Peygamberimiz (s.a.s.)’e, “Allah katında amellerin en kıymetlisi
hangisidir?” diye soruldu. Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle cevap verdi: “Allah’a
en sevimli gelen amel, az da olsa devamlı olanıdır.”[1]
Bu
cevap, ibadet ve kulluğun, iyilik ve ihsanın bir denge ve düzene muhtaç
olduğunu haber veriyordu. Rahmet Peygamberi, bu cevabıyla bizlere imanımızın
tezahürü olarak Rabbimize ibadet ederken sadeliğe ve sürekliliğe dikkat
etmemizi öğütlüyordu. Kulluk bilincimizi bir ömür canlı tutmak için Cenab-ı Hak
ile kurduğumuz gönül bağının ibadetlerimizle düzenli olarak beslenmesi
gerekiyordu.
Muhterem Kardeşlerim!
Ramazan-ı
Şerifin gelmesiyle tarifsiz bir sevinç yaşamış, onu heyecan ile karşılamıştık.
Oruca, iftara, sahura, teravihe, mukabeleye kavuşmanın manevî huzurunu yaşamıştık.
Bugün Ramazan mektebinin bizi eğiten, yücelten, nefsin arzularına karşı uyaran
ve salih amele teşvik eden iklimine veda ediyoruz. Ruhlarımızı ve sofralarımızı
bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan mağfiret ayını uğurluyoruz.
Rabbim, bizleri Ramazan’a hakkıyla şahit olan ve Ramazan’ın da en güzel şekilde
şahitliğini kazanan kullarından eylesin. Bizleri daha nice mübarek aylara ve
bayramlara kavuştursun.
Aziz Müminler!
Mübarek Ramazan ayında,
Akrabaya, yetime,
mülteciye, yoksula ve kimsesize el uzatmanın büyük sorumluluğunu bir kez daha
hatırladık. Bir kurban kesilip etleri pay edildiğinde Peygamber Efendimizin, “Ey
Âişe, geriye bıraktığın değil, dağıttığın bizimdir.”[3] deyişindeki
hikmeti kavradık.
Kardeşlerim!
“Hep birlikte Allah’ın
ipine, Kur’ana sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın.”[5]
ilâhi
emrine uyarak bu rahmet mevsiminde her türlü fitne ve tefrikadan uzak durduk. Bütün
farklılıklarımızı unutarak bir olduk, birliğe koştuk. Beraberce oturduğumuz
iftar sofraları, omuz omuza kıldığımız teravih namazları, paylaştıkça
bereketlenen yardım faaliyetleriyle kardeşliğimizi pekiştirdik.
Kıymetli Kardeşlerim!
Şimdi,
Ramazan’ın kazandırdığı güzelliklere sahip çıkma ve onları bütün bir seneye
hatta ömre yayma zamanıdır. Hayatımızı disipline eden, kulluk bilincimizi
tazeleyen ve maddi-manevi imkânlarımızı insanlığın iyiliği için seferber
etmemize vesile olan Ramazan’ı milat kılma vaktidir. “Sana ölüm gelinceye
kadar Rabbine ibadet et.”[6]
ayetiyle, son nefesimize kadar sorumluluğumuzun devam ettiğini hatırlatan
Kur’an-ı Kerim’e uyma zamanıdır.
Muhterem
Müslümanlar!
Ramazan’ın huzur ve şuurunu ömrümüze
hâkim kılalım. Yüce kitabımız Kur’an’la bağımızı Ramazan’dan sonra da devam
ettirelim. Ramazan’da olduğu gibi ailece camiye devam edelim ve mescitlerimizi
mahzun bırakmayalım. Sevgimize, şefkatimize, ilgi ve desteğimize ihtiyaç duyan
herkesin yanında olalım. Birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, bizi birbirimize
düşürerek zayıflatan söz ve davranışlardan ısrarla kaçınalım. Allah hepimize
Ramazan’ın mirasına sahip çıkmayı, güzel ahlak ve ibadette daim olmayı nasip
eylesin.
[1] Müslim, Salâtü’l-Müsafîrîn, 216.
[2] Müminûn, 23/1-2.
[3] Tirmîzi, Sıfatü’l-Kıyame, 35.
[4] Nasr, 110/3.
[5] Âl-i İmran, 3/103.
[6] Hicr, 15/99.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİ:
RAMAZAN BAYRAMI
Kardeşlerim!
Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi kuşatan,
kul olmanın şuurunu ve ibadetin huzurunu bizlere bir kez daha yaşatan Ramazan-ı
Şerifi geride bırakmanın hüznü içindeyiz. Ama aynı zamanda üç ayları, mübarek geceleri
ve on bir ayın sultanını ihya ederek böyle kutlu bir bayram sabahına uyanmanın
sevincini yaşıyoruz. Bizleri bayrama ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü
senalar olsun. Bayramımız mübarek olsun.
Aziz
Müminler!
Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine, Kur’an’a sımsıkı sarılın. Parçalanıp
bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize
düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti
sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında
idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık
bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”[1]
Okuduğum
hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) bizleri şöyle tarif ediyor: “Bir
mümin, diğer bir mümin için âdeta birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları
gibidir.”[2]
Aziz Kardeşlerim!
Bizler
bu bayrama oruçlu günlerden, bereketli iftarlardan, uykusuz sahurlardan sonra
ulaştık. Ramazan boyunca sadece Rabbimizin rızasını kazanabilmek umuduyla
nefsimizle mücadele ettik. İmsakla başladığımız sabır imtihanını iftarın
sevinciyle tamamladık. Teravihin birlik ve beraberliğinden, sadaka ve infakın
serinliğinden nasibimizi aldık. Kur’an tilavetiyle ruhlarımızı besledik.
Mukabelelerle on dört asır öncesine giderken okuduk, düşündük, ibret ve
istikamet edindik. Ramazan sayesinde az ile yetinmenin ve paylaşmanın değerini bir
daha kavradık. Nihayet ömür yolculuğumuzun en kıymetli duraklarından biri olan bayrama
kavuştuk. Bugün Rabbimizin eşsiz ikramına şükretme, huzur ve mutluluğumuzu
paylaşma zamanıdır.
Kıymetli Kardeşlerim!
İslam’ın
insanlığa rahmet olan değer ve ilkelerini, Müslüman olmanın şeref ve
sorumluluğunu bayramlarda bir kere daha derinden hissederiz. İmsakla nefsinin
zaaflarına uzak duran müminler için bu bayram iftarla gelen armağandır. Bayram,
maddi ve manevi bir arınmanın ardından fıtrata dönüş, öze yöneliştir. Bayram
ibadettir, selâmdır, duadır, sıla-i rahimdir, ülfettir, kardeşliktir. Bayram,
dünya telaşından kimi zaman ihmal etiğimiz büyüklerimizi, akrabalarımızı,
dostlarımızı ve komşularımızı hatırlamaktır. Bayram, yetimlerin başını okşama, kimsesizlerin
kapısını çalma, muhtaçların yüzünü güldürme, hastalarla hemhal olma zamanıdır.
Bayrama sevinçle ulaşan her mümine, bu sevinci elinden geldiğince yaymak ve
yaralı gönüllere merhem olmak yaraşır.
Aziz Kardeşlerim!
Ramazan’ı
fırsat, bayramı mükâfat bilelim. Birbirimize soframızı açtığımız gibi gönlümüzü
de açalım. Küskünlüklere ve dargınlıklara son vererek güven ve samimiyet
köprüleri kuralım. Önce biz adım atalım, gelmeyene gidelim, aramayanı arayalım.
Kine, öfkeye, hasede, fesada sırtımızı dönerek birbirimize sarılalım.
Gelin,
bu bayram anne babalarımızın duasını alarak cennete açılan kapılardan geçelim.
Acısıyla tatlısıyla hayat imtihanını birlikte yüklendiğimiz eşlerimizin gönlünü
yapalım. Yavrularımızı sevindirip ailemiz için emek vererek Allah’ın rızasına
erişelim.
Kıymetli Kardeşlerim!
Hususi
davetiyle genç yaşlı, çocuk büyük, kadın erkek, zengin fakir, evli bekâr bütün
müminleri bayram sabahı musallada bir araya getiren Sevgili Peygamberimize
salât ve selâm gönderelim. Bayram namazıyla bütünleşmekten, bayram hutbesiyle aydınlanmaktan
ve bayram tekbiriyle tazelenmekten ümmetinin hiçbir ferdini mahrum bırakmayan
Peygamberimiz gibi, biz de milletimiz ve ümmetimiz için çaba sarf edelim. Silahların
gölgesinde bayram sevincini yaşayamayan, zulüm ve baskı altında inlerken
imsakla iftarı ayırt edemeyen nice kardeşimizin kurtuluşu için Yüce Rabbimize
dua edelim.
Aziz Müslümanlar!
Gelin
bu bayram,
“Bütün
müminler kardeştir.”[3] ilahî
tavsiyesine uyarak birlik ve beraberliğimizi pekiştirelim. Kendimiz için
istediğimizi kardeşlerimiz için de isteyerek kâmil mümin olma yolunda
yürüyelim. Aynı Rabbe, aynı Kitaba, aynı Peygamber’e iman ettiğimizi, aynı
kıbleye yöneldiğimizi hatırımızdan çıkarmayalım. Hakiki anlamda bayramın,
barışın, esenliğin ve adaletin bizim elimizle yeryüzünde kaim olacağını
unutmayalım.
Kardeşlerim!
“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet
et.”[4] buyuran Cenab-ı
Hakkın emrine uyarak, Ramazan süresince elde ettiğimiz manevi kazanımları hayatımız
boyunca devam ettirelim. Tıpkı oruçluyken olduğu gibi, her daim Allah’ın koyduğu
helal haram sınırlarına riayet edeceğimiz, kendimizi Kur’an’ın yoluna, İslam’ın
ve insanlığın faydasına adayacağımız nice bayramlara erişelim. Bayramımız birlik,
beraberlik ve kardeşliğimize, İslam coğrafyasının huzur ve selametine,
insanlığın kurtuluş ve hidayetine vesile olsun. Amin.
[1] Âl-i İmrân,
3/103.
[2] Buhâri, Salât,
88; Müslim, Birr ve Sıla, 65.
[3] Hucurât, 49/10.
[4] Hicr, 15/99.
Din
Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder