ZULÜM ASLA PAYİDAR OLMAZ
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!
Allah, onları, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”[i]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Zalimin zulmünü
önlemedikçe size de kurtuluş yoktur.”[ii]
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’ın haram kıldığı günahlardan biri de zulümdür. Zulüm;
adaleti gözetmemek, hak ve hukuk tanımamaktır. İnsanların canına, malına, namus
ve haysiyetine kastetmektir. Zulüm, insanın Rabbine, kendisine ve çevresine
karşı işlediği bir suçtur. Dünyanın huzur ve barışı, insanlığın geleceği için
büyük bir tehdit ve tehlikedir. Toplumların helak olma sebeplerinin başında zulüm
gelmektedir.
Kıymetli
Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, yeryüzünde adaletin tesis edilmesini, zulmün ortadan kaldırılmasını emretmiştir. Gönderdiği bütün Peygamberlere hakkın hâkim kılınması için zulüm ve zalimlerle mücadele görevi vermiş, zulme ve zalime karşı durmaktan kaçanları ise uyarmıştır.[iii] Bu sebepledir ki zulüm ne kadar büyük bir günahsa zulme rıza göstermek de o kadar büyük bir günah, ağır bir vebaldir. Mazlumun yanında olmak, maddi ve manevi imkânları onlar için seferber etmek, imanın gereğidir. Her ne sebeple olursa olsun zalime destek olmak, onlara meyletmek, zulmü görmezlikten gelmek ise yapılan her suça ortak olmaktır. Yüce Rabbimiz, bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır:
وَلَا تَرْكَـنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ
“Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar.”[iv]
Değerli Müminler!
Yıllardır Filistin’de uygulanan zulüm, son bir yılda benzeri görülmemiş bir soykırıma dönüştü. Dünyanın gözü önünde bir millet topyekûn tarihten silinmeye çalışılıyor. Siyonist zalimler, çocuk, kadın ve yaşlı on binlerce masumu Gazze’de katlettiler, katletmeye de devam ediyorlar. Şimdi de küresel suç ortaklarıyla birlikte aynı katliamı diğer İslam beldelerine yayarak, dünyayı savaş alanına çevirmek istiyorlar. Ancak şu husus unutulmasın ki, her geçen gün İslam beldelerinin kan ve gözyaşı diyarı haline gelmesinin başlıca sebebi, Müslümanlar arasındaki ümmet bilincinin, kardeşlik hukukunun zayıflamış olmasıdır. İnananların ilim, bilim ve teknoloji alanında üstünlüğünü kaybetmesidir.
Hâlbuki Cenâb-ı Hak ,
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.”[v] buyurmakta, birlik ve beraberliğimizi her zaman güçlü tutmamızı, her türlü tefrikadan uzak durmamızı istemektedir.
وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ
“Düşmanlarınıza karşı
gücünüz yettiği kadar hazırlık yapın, kuvvet hazırlayın.”[vi]
ayetiyle de düşmanlarımıza karşı
her alanda güçlü olmamızı emretmektedir.
Aziz Müslümanlar!
Zulüm asla payidar olamayacaktır. Zalimler hain emellerine
ulaşamayacaktır. Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Bize düşen
ise, her türlü ihtilafı ve çekişmeyi bir kenara bırakmak, İslam kardeşliğini
esas almaktır. Ümmet bilincini canlı tutmak, birlik ve beraberliğimize sahip
çıkmaktır. Maddi ve manevi her alanda güçlü olmak, barış ve huzuru temin etmek
için gayret göstermektir. Zulme destek verenlere, binlerce masumun kanında eli
olanlara her alanda kararlılıkla karşı durmaktır. Zulme ve zalimlere karşı
yapılacak olan etkinliklere kayıtsız kalmamaktır. Unutmayalım ki zalimlere karşı atılan
her adım, söylenen her söz, gösterilen her tavır, İslam beldelerinde barış
ve esenliğin yeniden hâkim olmasına, mazlumların gözyaşlarının dinmesine vesile
olacaktır.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bizi her an kötülere ve kötülüklere, zulme ve zalimlere karşı uyanık ve tedbirli olmayı emreden şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum:
“Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin;
eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle
buğzetsin. Bu
ise imanın asgarî gereğidir.”[vii]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder