DUA: RABBİMİZE SIĞINMANIN SÖZLÜ İFADESİ
Muhterem
Müslümanlar!
Okuduğum
ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kullarım, beni sana sorduklarında,
bilsinler ki, ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına karşılık veririm. Öyleyse
kullarım davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.”[i]
Okuduğum
hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kabul
edileceğine gönülden inanarak Allah’a dua edin...”[ii]
Aziz
Müminler!
Yüce Rabbimizin darlıkta ve bollukta, neşede ve
üzüntüde, her şart ve durumda bize lütfettiği bir iltica kapısı vardır. Bu
kapının adı, dua kapısıdır.
Dua, Allah’a imanımızın ve kulluğumuzun sözlü bir
tezahürüdür. Rabbimizin yüceliğinin ve daima O’nun yardımına muhtaç olduğumuzun
itirafıdır. Dua, ibadetlerimizle birlikte Allah’ın rahmet ve bereketini, af ve
mağfiretini talep ettiğimiz yakarışımızdır. Görev ve sorumluluklarımızı yerine
getirdikten sonra kararlılığımız ve gayretimizin bir ifadesidir. Dua, bizi diri
tutan manevi bir güçtür.
Kötülüklere karşı koruyan bir kalkandır.
Kıymetli Müslümanlar!
Yüce
Rabbimiz, duanın en nâdîde örneklerini Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin
dilinden bize öğretmiştir.
Hz. Âdem’in dilinde dua, nedamettir. O ve eşi Hz. Havvâ,
yaptıkları bir hatadan sonra hemen pişmanlık duyarak şu sözlerle Allah’a sığınmışlardır:
“Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi
bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz.”[iii]
Hz.
İbrâhim’in dilinde dua, sadakattir. O, nice ağır imtihanlardan geçmesine rağmen
Allah’a teslimiyetini hiçbir zaman yitirmemiş ve şöyle niyazda bulunmuştur: “Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan
da sana teslim olacak bir ümmet çıkar.”[iv]
Hz. Eyyûb’un dilinde dua, sabır ve metanettir. O,
yakalandığı amansız hastalık karşısında şu dua ile Rabbinden şifa talep
etmiştir: “Rabbim! Ben
bir derde tutuldum. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.”[v]
Değerli
Müminler!
Hz.
Yûsuf’un dilinde dua, iyi bir insan olma ve hayırlı bir akıbete ulaşma
dileğidir. O, iffetinden ödün vermediği için uğradığı çirkin iftira karşısında
nice sıkıntılara maruz kalmış ve Rabbine şöyle yakarmıştır: “Allah’ım! Dünyada da ahirette de beni
himaye eden, koruyup gözeten Sensin. Canımı Müslüman olarak al ve beni salih
kimselerin arasına kat!”[vi]
Hz.
Mûsâ’nın dilinde dua, Allah’tan yardım ve kolaylık istemektir. O, inkârcı
zalimlerin türlü zorbalıklarına asla boyun eğmemiş, ümidini yitirmemiş ve şöyle
diyerek Allah’a dua etmiştir: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşlerimi
kolaylaştır.”[vii]
Hz.
Îsâ’nın dilinde dua, helal ve temiz rızık talep etmektir. O, kendisine iman
edenlerin isteklerini şu duayla Allah’a arz etmiştir: “Rabbimiz! Bizi katından rızıklandır. Sen rızık verenlerin en
hayırlısısın.”[viii]
Aziz
Müslümanlar!
Peygamber
Efendimiz (s.a.s)’in pek çok hadisinde bizim için nice güzel dua örnekleri
vardır. Biz onun dualarından; yaratılışımızın gayesini, varlığımızın amacını
öğreniriz. Dünyada mutluluğa ahirette ebedi kurtuluşa nasıl ulaşabileceğimizin
yollarını görürüz. Onun dualarında imanın, ibadetin ve güzel ahlakın bir mümin
için neler ifade ettiğini, hâsılı iyi bir insan, samimi bir Müslüman olma
gayretini görürüz.
Kıymetli
Müminler!
Duanın bereketinden,
verdiği huzur ve sükûnetten kendimizi mahrum bırakmayalım. Ailemiz, milletimiz ve
tüm insanlığın selameti için Rabbimize gönülden dua edelim. Gazze’de ve
dünyanın farklı yerlerinde zulme maruz kalan kardeşlerimizin kurtuluşu için
Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulunalım.
Hutbemi her gün yatsı
namazından sonra okuduğumuz Bakara sûresinin son ayetinde yer alan şu dua ile
bitiriyorum:
وَاعْفُ عَنَّا۠
وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ
الْكَافِر۪ينَ
“Rabbimiz! Bizi
bağışla! Bize merhamet et! Rahmetinle muamele eyle! Sen bizim sahibimiz ve
yardımcımızsın; kâfirlere karşı bize yardım et!”[ix]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder