AZİM VE GAYRET SAHİBİ BİR MÜMİN OLABİLMEK
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber
Efendimiz (s.a.s), bütün insanlığı, bir olan Allah’a inanmaya ve sadece O’na
kul olmaya çağırdı. Mekkeli müşrikler, onun bu davetine icabet etmediler.
Dahası ona cephe aldılar, düşmanlık ettiler. Her türlü zulüm ve baskıyı ona
reva gördüler. Allah Resûlü (s.a.s) ise hiçbir zaman davasından vazgeçmedi.
İnancını, azmini ve gayretini asla yitirmedi. Çünkü onun bir gayesi vardı. O
gaye, yeryüzünün en değerli varlığı olan insanoğluna başıboş bırakılmadığını,
sorumluluklarının olduğunu hatırlatmaktı.
Aziz Müminler!
Bugün, Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıların temel sebebi, inandıkları dava uğrunda yeterince azim ve gayretlerini gösterememeleridir. Bu uğurda, ahlaklı, dürüst, ilkeli ve disiplinli çalışma alışkanlıklarına gereken önemi verememeleridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Allah
Teâlâ, sizden birinin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.”[i]
Kıymetli Müslümanlar!
Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s)’in ümmeti olarak bize düşen, İslam davası uğruna azim ve
gayret sahibi bir mümin olabilmektir. Azim, İslam’ın hayat veren mesajlarına
bağlı kalma kararlılığıdır. Samimi bir niyetle iyiye ve güzele ulaşma
arzusudur. Bütün sıkıntılara rağmen morali yüksek, ümidi diri tutma iradesidir.
Gayret ise azmedilen şeyleri hayata aktarma çabasıdır. Maddi ve manevi bütün
sebeplere sarıldıktan sonra sabırla hedefe yürümektir. Her daim iyiliğin ve
hayrın yayılması için mücadele etmektir. Kötülerin kötülüklerine rağmen iyi
kalabilme ve iyiliği hâkim kılabilmektir. Zalimlerin zulmüne rağmen hak ve
hakikatten ayrılmamaktır. Bu yolda asla yılgınlığa kapılmamak, âcizlik
göstermemektir.
Değerli Müminler!
Resûl-i Ekrem (s.a.s),
إِنَّ اللّٰهَ يَلُومُ عَلَى الْعَجْزِ
Allah, ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz.”[ii] buyurmaktadır.
Bunun içindir ki Müslüman, hayatının hiçbir
anında gevşeklik göstermez, rehavete kapılmaz. Vazgeçmez, mücadeleyi bırakmaz.
Nemelazımcılık, vurdumduymazlık ve boş vermişlik mümine yakışmaz. Müslüman,
tembellikten uzak durur. O, çalışmadan kazanamayacağını, emek vermeden ve alın
teri dökmeden başarı elde edemeyeceğini bilir.
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in dualarından biri de şöyledir:
اَللَّهُمَّ! إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ
“Allah’ım! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.”[iii]
Onun
bu duasına gönülden “Âmin!” diyen müminler olarak, azim ve gayrete sarılıp
insanlığı haksızlık ve zulümlerden kurtaracak olan bizleriz. İmanımızdan
aldığımız güçle insanlığın barış ve huzuru için çalışacak olan biziz. Bizlerin
azim ve gayretiyle başta Filistin’deki kardeşlerimiz olmak üzere bütün
mazlumların yüzü gülecektir; hüzün, yerini sevince bırakacaktır. Zira
inancımız, bize bu görevi yüklemekte; insanlık, bizden bunu beklemekte;
tarihimiz, bizi buna davet etmektedir.
Öyleyse
Aziz Kardeşlerim!
İlmin, irfanın ve bilimin ışığında
çalışmalarımıza hız verelim. Yeryüzünün imarı, güvenli bir geleceğin inşası
için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Yaptığımız her işin hakkını verelim;
en sağlam, en doğru ve en güzelini yapmaya çaba gösterelim. Nitekim böyle bir
sorumluluk bilinciyle çalışan şanlı ecdadımız, aziz şehitlerimiz ve kahraman
gazilerimiz, bu toprakları bize vatan kılmak için var gücüyle gayret
gösterdiler. Nice başarılar elde ettiler. Her birini rahmet ve minnetle yâd
ediyoruz. Mekânları cennet, makamları âlî olsun. Unutmayalım ki, Rabbimiz, azim
ve gayretle çalışan hiçbir kulunun emeğini asla zayi etmeyecektir.
Hutbemi Kehf suresi otuzuncu ayetin mealiyle bitiriyorum:
“İman
edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilmelidirler ki, biz güzel iş
yapanların ecrini asla zayi etmeyiz.”[iv]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder