AHİRET: EBEDİ YURDUMUZ
Muhterem Müslümanlar!
Geçici olan şu dünyada hepimiz birer yolcuyuz. Rabbimizin takdir ettiği kadar bir ömür
sürüp, sonra da ebedi olan ahirete göç edeceğiz. Ahiret, dünyada yapıp
ettiklerimizin karşılığını bulacağımız ebedi yurdumuzun adıdır. Ahirete iman
ise altı iman esasından biridir.
Aziz Müminler!
Kıyamet mutlaka vuku bulacak, dünya hayatı bütün çekiciliği ve cazibesine rağmen bir gün sona erecektir. Bütün insanlar mahşerde Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda toplanacak, günahlarımız ve sevaplarımız Mîzan adı verilen şaşmaz terazide tartılacaktır. Amel defterimiz önümüze açılacak,
اِقْرَأْ كِتَابَكَۜ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يباًۜ
“Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.”[i] denilecektir.
Dünyada iman edip
salih amel işleyenler ve güzel ahlakı düstur edinenler, Allah’ın rahmetine nail
olacak ve cennete gireceklerdir. Bu hayatta sorumluluklarını ihmal edenler ise
karşılığında cehennemde cezalarını çekeceklerdir.
Kıymetli Müslümanlar!
Ahirete iman, dünya hayatımıza yön vermelidir. Hesap bilinci, bizi kötülüklerden alıkoymalı, iyiliklere yönlendirmelidir. Ebedi bir hayat düşüncesi, özümüzle, sözümüzle ve yaşantımızla bizi iyi bir insan, ideal bir mümin kılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a ve ahiret gününe
iman eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden,
misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır söylesin
ya da sussun!”[ii]
Değerli Müminler!
Ahirete iman eden
mümin, kendisiyle, ailesiyle, çevresiyle,
canlı cansız bütün yaratılmışlarla barışık yaşar. Onun
elinden ve dilinden hiç kimseye zarar gelmez. O, bir başkasının malına, canına,
iffet ve onuruna kastedemez.
Hesap gününe inanan mümin, eşine iyi davranır. Evlatlarından şefkat ve
merhameti esirgemez. Anne-babasının duasını almanın ve rızalarını kazanmanın
gayretinde olur. Akraba ve komşularının hakkını gözetir. Yetime, yoksula, dara
düşene el uzatır.
Ebedi hayata iman eden mümin, kötülüklerden uzak durur. Kin, ihtiras,
haset ve düşmanlık gibi olumsuz duygularla hareket etmez. Kul ve kamu hakkı
yemez. Kazancına haram bulaştırmaz. Huzuru ve mutluluğu, mal ve mülkte, makam
ve mevkide, şan ve şöhrette değil, Allah’a imanda, ibadetlerin hazzında ve
ahlakın güzelliğinde arar.
Aziz Müslümanlar!
Bu dünyada ne ekersek ahirette onu biçeceğiz. Dünyada iyilik adına ne yaparsak ahirette onu göreceğiz. Dünyada hayır ve sadaka adına ne verirsek ahirette onu bulacağız. Öyleyse dünya hayatının geçici hevesleri bize ahireti unutturmasın. Rabbimizin,
“Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi
gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın…”[iii]
uyarısı aklımızdan çıkmasın. Ahirette bizi mahcup edecek her türlü söz ve davranıştan
sakınalım. Unutmayalım ki, Rabbimiz, bizleri yaptıklarımızdan ve yapma imkânına
sahip olduğumuz halde yapmadıklarımızdan da hesaba çekecektir.
Hutbemi bir ayet mealiyle bitiriyorum:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve
herkes, ahirete önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[iv]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder