31 Aralık 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:    

 “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhârî, Rikak 1. 

Diyanet İşleri Başkanlığının31.12.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:GEÇMİŞİMİZİ MUHASEBE EDELİM, GELECEĞİMİZE YÖN VERELİM

 

GEÇMİŞİMİZİ MUHASEBE EDELİM, GELECEĞİMİZE YÖN VERELİM




Muhterem Müslümanlar!

İslam’ın ikinci halifesi, adaletin timsali Hz. Ömer, bir defasında arkadaşlarına şöyle seslenmişti: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, büyük hesap günü için kendinizi hazırlayın! Çünkü kıyamet gününde hesap, ancak dünyada iken kendisini hesaba çekenler için kolay olacaktır.”[i]

Aziz Müslümanlar!

Günler ayları, aylar yılları kovalıyor. Zaman süratle akıp gidiyor. Ömür sermayemiz her geçen gün tükeniyor. Sayılı nefeslerimiz bitiyor. Acısı ve tatlısıyla, hüznü ve sevinciyle miladî bir yılı daha geride bırakıyoruz. Geliniz, mübarek Cuma gününün şu icabet vaktinde kendimizle yüzleşme kararı verelim. Yapıp ettiklerimizin muhasebesini yapalım. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim.

Kıymetli Müslümanlar!

Muhasebenin özü, kişinin kendini bilmesidir. Hakikat aynasına bakıp kendine gelmesidir. Nereden geldiğini, niçin geldiğini ve nereye gideceğini tefekkür etmesidir.

Muhasebenin başı, her türlü nefsanî ve şehevî arzulara dur diyebilmektir. Kötü huy ve davranışları terk edebilmektir. Bütün günahlarımıza tevbe etmek, bir daha aynı günahlara dönmemeye karar vermektir.

Muhasebe, imanımızı kemale erdirme ve istikametimizi muhafaza etme çabasıdır. Allah’ın helal kıldığı söz ve davranışlara sımsıkı sarılma, haram kıldıklarından uzak durma gayretidir. Ölüm bize gelinceye kadar ibadetten bir an olsun ayrılmama kararlılığıdır. Yüce ahlak üzere gönderilen Peygamber Efendimizin ahlakını kuşanma azmidir.

Nihayetinde muhasebe, tam bir teslimiyetle Allah’a kul olmak, kul hakkına da titizlikle riayet etmektir. Mâsivâyı, yani Rabbimizden başka ne varsa hepsini gönlümüzden söküp atmaktır.

Değerli Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Evet, Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[ii] 

Bu ayet-i kerime bizleri imanımızın gereği olarak nefsimizi muhasebe etmeye çağırmaktadır. Yaratılış amacımıza uygun bir gelecek planı yapmaya davet etmektedir.

Öyleyse, miladî yılın bu son gününde geçmişimizi muhasebe edip geleceğe yön vermek adına kendimize şu soruları soralım: “Elestü bi Rabbiküm” sorusuna karşılık Rabbimize verdiğimiz kulluk ahdine sadık kalabildik mi? Ömrümüzü imanla, ibadetle ve güzel ahlakla geçirebildik mi? Rabbimizin haram kıldığı her şeyden uzak durabildik mi? Canlı cansız tüm mahlûkata karşı sorumluluklarımızı yerine getirebildik mi? Hâsılı her yılımızın, her ayımızın, her günümüzün, hatta her saatimizin kıymetini bilebildik mi?

Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için hazırlık yapandır. Zavallı kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hâlâ Allah’tan iyilik temenni edendir.[iii]



[i] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25.

[ii] Haşr, 59/18.

[iii] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:

30 Aralık 2021 Perşembe

Fatiha’nın Işığında Yaşamak

          Allah’ın bizden istediği hayat Müslümanca yaşamaktır. Müslümanca yaşamak

 ise Fatiha suresinin ışığında yürümekle mümkün olur.

Yüce Allah insanı yarattıktan sonra ihtiyaç duyacağı her şeyi de var etmiştir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için tüm gereksinimlerine ulaşması için Allah birçok sebep vermiştir.

İnsan aklı sayesinde istediği ve ihtiyaç duyduğu şeylere ulaşabilir. Allah insana sayısız nimetler sunmuştur. Bunları saymakla bitiremeyiz.

Allah insanı maddi ve manevi ihtiyaçlarla yaratmıştır. Allah maddi ihtiyaçlarını gidermesi için verdiği nimetler gibi manevi ihtiyaçlarını da giderebilmesi için peygamberler aracılığıyla vahiyler göndermiştir.

Allah insanlara dünya hayatında lazım olan kuralları ve prensipleri ilahi kitaplarında bildirmiştir. Allah’ın gönderdiği ilahi kurallar insanlar tarafından zaman içinde bozulmuş ve değiştirilmiştir. Bu ilahi kurallar bozuldukça veya değiştirildikçe Allah tekrar yenilerini göndermiştir.

Allah hiçbir zaman bozulmayacak ve değiştirilemeyecek ilahi kuralları, ilke ve prensipleri son elçisi Hz.Muhammed’e göndermiştir.

Allah’ın gönderdiği bu ilkelere uymamız istenmektedir. Dinimizin ilke ve prensipleri kutsal kitabımız Kur’an’da bildirilmiştir.

Kur’an’ın önsözü sayılan ve kitabın özünü teşkil eden Fatiha suresinin

Önemi çok büyüktür. Fatiha suresinin ışığında hayatımızı düzenlemek dinimizin gereğidir.

Fatiha suresi Kur’an’ın özeti sayılır. Fatiha suresi kitabın anası kabul edilmiştir.

Fatiha suresi Müslümanın hayatının kırmızı çizgilerini oluşturur. Fatiha suresi kurtuluş yoludur. Fatiha suresi adeta köprüden önce son çıkış gibidir.

Fatiha suresine göre bir Müslümanın şu şekilde olması istenmektedir.

Müslüman yapacağı bir işe besmele  ile başlamalı. Bir işe Allah’ın adıyla başlayan biri zihninde yüce Allah’ın yanında olduğunu hatırlar ve işini yürütürken titiz davranarak harama ve günaha giremez.

Fatiha suresinin bize kazandırdığı diğer bir konu ise hamdüsenadır. İnsan sahip olduğu tüm değerler için Allah’a şükretmesi gerekir. Sağlığımız başta olmak üzere birçok nimete sahip olduğumuzdan dolayı şükretmeliyiz. Sağlığımız yerinde olmazsa rızkımızı kazanamazdık. Rızkı bize nasip eden Allah’a şükretmeliyiz. Allah’ın vermiş olduğu bunca nimete şükretmemek nankörlüktür.

Bir nimetin kıymetini o nimeti kaybettiğimizde anlarız. Önemli olan nimetin güzelliğini önceden anlayıp, Allah’a şükretmektir.

Fatiha suresinin ışığıyla hayatımızı etkileyen diğer bir alan da ahiretin varlığıdır. Fatiha suresinde Allah’ın din gününün sahibi olduğu bildirilmektedir. Fatiha suresine göre bir Müslümanın öldükten sonra hesaba çekileceğini ve dünyada yaptıklarının karşılığını göreceğine inanır. Hayat felsefesini buna göre gerçekleştirir.

Fatiha suresi yolumuzu aydınlatarak bizi yalnızca Allah’a kulluğa ve yalnızca ona ibadet etmeye yönlendirir. Ve yine Fatiha suresi ile yalnızca Allah’tan yardım istememiz  gerektiği bildirilmektedir.

Allah’tan başkasına kulluk yapılamaz. Allah’ın dışındaki herhangi bir kişi ve varlıktan yardım istenmez. Allah’ın dışında başka varlıklardan yardım istemek ve onlara kulluk yapmak şirktir.

Fatiha suresiyle birlikte her daim doğruluk üzerinde olmayı Allah’tan istemekteyiz.

Fatiha suresinin çizdiği yol “sırat-ı müstakım”dir. Yani dosdoğru yol. O yol k, nimet verilen iyi kimselerin yolu, kötü kişilerin yolu değil tabi ki. İyi bir Müslüman her zaman dosdoğru yol üzerinde yürümelidir. Namazın her rekatında günde kırk defa dosdoğru yol üzerinde olmayı niyaz eden bir Müslümanın şeytanın yolundan gitmesi mümkün olamaz.

Namazına devam eden biri Fatiha’nın bu ışığıyla kendisinin doğru yolda yürümesi gerektiğini anlar ve doğru yol olan İslam yolunda yürümeye gayret eder.

Namazlarda günde kırk defa Fatiha suresi bize ışık oluyor yol gösteriyor.Ama; bu ışığı görmeden karanlıkta yürüyoruz. Işığın farkında bile değiliz.

Oysa ışık bize yolumuzu gösteriyor.

İşaretleri gösteriyor.

Tehlikeleri gösteriyor.

Çıkmaz yolları belirliyor.

Ters yönleri gösteriyor.

Doğru ve düzgün yolu gösteriyor.

Fatiha’nın ışığı dünyada olduğu gibi öldükten sonra da ruhumuza okunacak bir Fatiha ile kabrimiz nurlanacaktır, İnşallah! Bunun için ölülerimize Fatiha suresini esirgemeyelim.

Kabirdeki ölülerimize Fatiha okurken, Fatiha’nın anlamını düşünerek Fatiha’nın ışığını kendimize tutalım. Fatiha’nın ışığıyla dosdoğru yol olan İslam yolunda yürüyelim…

Ne mutlu Fatiha suresinin anlamını kavrayarak, yaşam ışığını Fatiha’dan alabilenlere…

Ne mutlu dosdoğru yolda olabilenlere…

Fatiha’nın yolunda…

Efkan VURAL

Fatiha Suresinin Anlamı:

Bismillahirrahmânirrahîm (1) 

(Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla)

Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret

 gününün) maliki Allah'a mahsustur. (2-4)

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (5)

Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. (6-7)

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog: 



 

 

27 Aralık 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِه۪ لِيُبَيِّنَ لَهُمْۜ فَيُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ

يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ


(Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.  

                        İbrahim Suresi 4. Ayet

26 Aralık 2021 Pazar

Kur'an-ı Kerim'den Mesaj var-48

                        Kur'an-ı Kerim'de Mesaj var:

                                Hikmet Dolu Kitap

Evreni ve içindeki her şeyi yaratan Allah’tır. Allah’ın yarattığı her varlığın hayatını sürdürebilmesi için birtakım ilkeler ortaya koymuştur.

Her varlığın kendine has özellikleri ve kendilerine ait özel gereksinimleri vardır. Allah hepsinin ihtiyaçlarını bir sistem dahilinde gidermektedir.

Allah’ın yarattığı varlıkların içinde farklı özelliklere sahip insanın ihtiyaç duyduğu maddi ve manevi şeyleri oluşturarak hizmetine vermiştir.

İnsanın ihtiyaç duyduğu manevi şeylerin en önemlisi “din” dir. Allah gönderdiği dinleri peygamberleri aracılığıyla öğretmiştir.

Dinlerin tüm ilkelerini ortaya koyan kitaplar göndermiştir. İnsanlar kendilerine gelen dinleri ve kutsal kitapları değiştirmiş, kendi istek ve arzularına göre yeniden şekillendirerek orijinallerini yok etmişlerdir. Bozulan ve değiştirilen kutsal kitapların yerine yenilerini gönderen Yüce Allah en son gönderdiği kitap olan Kur’an-ı Kerim’i değiştirilemeyecek bir vaad ile kıyamete kadar koruma altına almıştır. Muhkem olarak

Son ilahi kitabımız Kur’an, “Hikmet Sahibi”,”Hakim” ve “Muhkem” olarak insanlığın ortak kutsal kitabıdır. Allah’ın bu konuda Kur’an’daki mesajı şöyledir:

Yüce Allah şöyle buyurur: 

“Hakîm (Hikmet dolu)Kur'an hakkı için” (Yâsîn Suresi 2. Ayet)

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’i tüm insanlığa hikmet dolu, muhkem bir kitap olarak, gerçeği açıklayan, şüpheyi gideren delil, sahih ve muhkem bir söz, ilmi ve gerçeği bulduran, önünden ve arkasından batılın sızmadığı, işleri sağlam ve kusursuz yapan bir uyarıcı kitap olarak göndermiştir.

Kur’an evrensel bir ölçüde insanlık için yüzlerce güzel bilgi, emir, ibadet, dua, öğüt vb. şeyler içermektedir.

Bunlara birkaç örnek verecek olursak;

Allah bir tektir eşi benzeri yoktur. (Şûrâ Suresi – 11)

Muhammed Allah’ın Rasûludür. (Fetih Suresi 29. Ayet)

Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzâb Sûresi, 21. Ayet)

De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer suresi 9. Ayet)

Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. (Mâide Suresi 32. Ayet)

Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert

 olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar.

 İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt

 veriyor. (Nahl Suresi,90.Ayet)

Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri

 sevmez. (A'râf Suresi,31.Ayet)

Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür. (Zilzâl Suresi,7-8.Ayetler)

Siz kendinizi unutarak diğer insanlara iyilik yapmayı ve erdemli olmayı mı emredersiniz, hem de Allah'ın kitabını okuyup durduğunuz halde, siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız? (Bakara Suresi, 44. Ayet)

“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi

 de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.”

 (Kâf Suresi 16. Ayet)

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bunlar gibi nice ayeti kerime

 vardır.

Kur’an bize bu hayatta yol gösteren yegane ilahi belgedir.

Günümüzde ve her zaman kıyamete kadar tek çözüm kaynağı

 Kur’an’dır.

Sözde değil özde Müslüman olmalıyız. Kur’an’ı yaşamalıyız.

Bilmek değil yaşamak çok önemli,

Uygulamak çok önemli…

Ne mutlu Allah’ın kitabını yaşam ölçüsü haline

 getirebilenlere…


Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:

24 Aralık 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:    


Her ümmetin bir fitnesi (imtihan vesilesi) vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.

(Tirmizî, "Zühd", 26)


Diyanet İşleri Başkanlığının 24.12.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:AHİRET DAHA HAYIRLI VE SÜREKLİDİR

 

AHİRET DAHA HAYIRLI VE SÜREKLİDİR





Muhterem Müslümanlar!

Allah Resûlü (s.a.s) ashabıyla beraber bir cenazedeydi. Peygamber Efendimiz kabrin kenarına oturdu. Şahit olduğu manzara kendisini çok etkilemişti. Mübarek yanaklarından yaşlar süzülmeye başladı. Öyle ki gözyaşlarıyla toprak ıslandı. Ümmetinin dünya ve ahiret mutluluğunu her şeyden daha fazla arzulayan Resûl-i Ekrem (s.a.s) ashabına şöyle buyurdu: “Kardeşlerim! Ölüm için hazırlık yapın.”[i] 

Aziz Müminler!

Geleceğe dair bitmez tükenmez emellerin peşinde koşarken kimi zaman yaratılış amacımızı unutuyor, ölümü aklımızın ucundan dahi geçirmiyoruz. Çevremizde veya medyada karşılaştığımız ölüm hadiselerini sıradan karşılıyor, aldırış etmiyoruz. Her gün salgın hastalıktan kaybettiğimiz canların sayısına bile göz ucuyla bakıp geçiyoruz maalesef.

Nitekim hepimiz bilir ve iman ederiz ki, ölüm ve yeniden diriliş haktır. Gelip geçici misafirleriz bu hayatta. İmtihan için geldiğimiz bu dünyadan ansızın göçüp gideceğiz asıl yurdumuz olan ahirete. Âlemlerin Rabbinin huzurunda iyi ya da kötü yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. Ya sonsuz bir mükâfata kavuşacak ya da elim bir azaba dûçâr olacağız.

Kıymetli Müminler!

Hayatımıza yön veren, anlam ve değer katan en önemli esas ahirete olan imanımızdır. Zira ahirete iman eden kişi, ebedî mutluluğun anahtarının bu dünyada olduğunun bilincindedir. Bu şuur ve inançla Allah’ın rızasını kazandırabilecek bir hayatı yaşama gayretindedir. Mümin, imanının bir gereği olarak işlediği salih amellerle hayatını bereketlendirir. Yaşantısını güzel ahlakla süsler. Takva azığı ile Cenâb-ı Hakkın katında yücelmeye çalışır. Huzuru Allah’ı anmakta bulur. Rabbini unutturacak çirkinliklerden uzak durur. Dua ile Yüce Yaratan’a kulluğunu arz eder. Nimetlere şükreder. Ailesi, çevresi ve toplumu ile barışık yaşar.

Değerli Müslümanlar!

Ahiret yurdunun daha hayırlı ve kalıcı olduğunun idrakinde olalım. Dünyayı ahirete tercih edenlerden olmayalım.[ii]

 يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْـكَر۪يمِۙ

Ey insan! Yüce Rabbin hakkında seni yanıltıp aldatan nedir?[iii] sorusuna muhatap olmamak için Rabbimize hakkıyla kulluk edelim.

 اِقْرَأْ كِتَابَكَۜ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يباًۜ

“Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.”[iv] nidasıyla karşılaşmadan önce, kendimizi hesaba çekelim. Rahatlıkla, “Alın kitabımı okuyun. Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten bekliyordum.”[v] diyebilmek için amel defterimizi salih amellerle dolduralım. Unutmayalım ki, “Kim ahireti ister ve bir mümin olarak ahiret için ona yaraşır bir çabayla çalışırsa işte böylelerinin çabaları karşılık görecektir.”[vi]



[i] İbn Mâce, Zühd, 19.

[ii] A’lâ, 87/16, 17.

[iii] İnfitâr, 82/6.

[iv] İsrâ, 17/14.

[v] Hâkka, 69/19, 20.

[vi] İsrâ, 17/19.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:

20 Aralık 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظٖيمٌ 

Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.

                          (Hac Sûresi(22) 1. Ayet)

19 Aralık 2021 Pazar

Hadis-i Şerifler aydınlatıyor-13

                             Hadis-i Şerifler aydınlatıyor:

Davete İcabet Sünnettir

İnsanların yalnız başına yaşamaları zor bir durumdur. Her işimizi kendi başımıza yapmamız mümkün değildir. İnsan yalnız başına fert olarak hayatını sürdürürken kendini toplumdan sıyıramaz. İnsan oğlu her an başkalarına muhtaçtır.

Tamamen kendini yalnızlığa itenler sorunlarıyla baş edemez ve içine kapanarak hayatını kaosa çevirir.

 Hayatın getirdiği sorunları ve problemleri eşimizle ve dostumuzla çözüme kavuşturabiliriz.

Hayatımızı kolaylaştırmak için ailemize, komşularımıza ve diğer katmanlara ihtiyacımız olacaktır. Bunun için insanlar iç içe yaşamak zorunda.

Toplumdan kaçamayız. Bu hem inancımıza ve hem de kültürümüze ters düşer.

Dinimiz komşusu aç iken ,tok sabahlayanlardan olmamamızı ister.

Atalarımız da ne güzel söylemiş. “Ev alma komşu al.” “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”

İnsanlar toplu halde yaşarlar. Sorunlarını birlikte çözerler.

Hastalık anında, düğünde, cenaze de ve diğer törenlerde birlikte olmak ve  birbirine destek olmak insanlığın ve insanca yaşamanın gereğidir.

Bu konuda peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde bizi şöyle aydınlatır:

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Biriniz din kardeşini düğün ve benzeri bir şeye davet ettiği zaman o, (bu davete icabet etsin).” (Buhari,Nikah,74.)

Evet, şu koronalı  günlerde birbirimizi unutur olduk. Cenaze ve düğünlere gitmez olduk.

Davetlere katılma konusundaki eksikliklerimizi ve kusurumuzu  korona bahanesiyle görmemezlikten geliyoruz. Bu durumu gözden geçirmeliyiz…

Davetleri ihmal etmemeliyiz. Eş, dost, akraba ve tanıdıklarımızın davetlerine hasta ve riskli değilsek; maske mesafe ve hijyene dikkat ederek katılmaya çalışmalıyız.

Düğün ve hayırlı işlere katılamadığımız durumlarda hediyelerimizi gönderebilir ve bu şekilde birbirimizi desteklemiş oluruz.

İyi bir insan ve samimi bir Müslüman yakınlarının davetine gerekli özeni göstermelidir.

Unutmayalım ki, şu geçici boş dünyada yarayışlı ve iyi şeyler yaparsak; gerçek ve sonsuz olan ahiret hayatına (azık) hazırlık yapmış oluruz.

Ne mutlu dünya hayatında iyi şeyler yaparak sevaplarını biriktirenlere…

Ne mutlu davetlere icabet edenlere…


 Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:


 

 

17 Aralık 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:    

"Kıyamet günü Allah katında insanların en kötüsü, dünyadayken

 şerrinden korunmak için diğer insanların kendisinden

 uzaklaştığı kimsedir."

 

(Müslim, "Birr", 73)


Diyanet İşleri Başkanlığının 17.12.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:MÜSLÜMAN, DİNÎ VE AHLAKİ DEĞERLERİYLE YAŞAR

       MÜSLÜMAN, DİNÎ VE AHLAKİ DEĞERLERİYLE YAŞAR




Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: 

“Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar ve Allah’a iman edersiniz…”[i] 

Aziz Müminler!

“En hayırlı ümmet” övgüsüne mazhar olan her bir mümin, zihnine ve gönlüne yalnızca İslam’ın yüce değerlerini nakşeder.  Kaynağı vahiy olmayan her çeşit düşünce, uygulama ve alışkanlıklar karşısında dikkatli davranır. İmanına zarar verebilecek tehlikelerden uzak durur. Söz ve davranışlarına İslam ahlakını yansıtır. Dünyevî heves ve arzuların peşinden koşmaz. Alın terinin kıymetini, helal kazancın bereketini unutmaz. Aldığının ve sattığının hesabını vereceğini aklından çıkarmaz. Az da olsa yalnızca helalle yetinir. Aklı uyuşturan alkolle, ocaklar söndüren kumarla ömrünü zayi etmez.

Kıymetli Müslümanlar!

Kimliğini muhafaza eden bir Müslüman, popüler kültürün girdabında kaybolmaz. Başka dünyalara ait yaşam tarzlarını bilinçsizce taklit etmez. Dinimizde ve sahih geleneğimizde yeri olmayan sembolleri, eğlence biçimlerini, tutum ve davranışları benimsemez. Bunun, Müslüman kimliğini zedelediğini, toplumu ve gelecek nesilleri dinine, tarihine ve değerlerine yabancılaştırdığını bilir. Tarih sahnesinden silinen nice milletin önce inanç ve değerlerini, sonra da kültür, edebiyat ve sanatını kaybettiğini unutmaz.

Değerli Müminler!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde bizleri şöyle uyarmaktadır: 

“Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”[ii] 

Yani bir kimse, kendi değerlerini yaşamak ve yaşatmak yerine başkasına özenir, onun inanç ve adetlerini benimserse, sonunda onlar gibi düşünmeye ve onlar gibi yaşamaya başlar. Zira maddi ve fiziki benzeşmenin manevi sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.

O halde, Rabbimize, insanlığa ve gelecek nesillerimize karşı sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Kur’an’a ve sünnete sımsıkı sarılalım. Hayatımızın her alanında İslam ahlakını ve terbiyesini kuşanalım. Yaratılış gayemizden uzaklaştıran, kültür ve medeniyetimizi yozlaştıran her türlü söz, anlayış ve davranıştan uzak duralım. Unutmayalım ki toplumlar, dinî ve ahlaki değerleriyle ayakta durur ve bu değerlerden beslenen şuurla yaşarlar.



[i] Âl-i İmrân, 3/110.

[ii] Ebû Dâvûd, Libâs, 4.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK:

13 Aralık 2021 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

 Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْد۪يهِمْ رَبُّهُمْ بِا۪يمَانِهِمْۚ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهِمُ الْاَنْهَارُ ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir.

                (Yunus Sûresi(10) 9. Ayet)

12 Aralık 2021 Pazar

Kur’an ayetleri aydınlatıyor-13

 Kur’an ayetleri aydınlatıyor:

Allahtan başka ilah yoktur.

İbadet yalnızca Allah’a yapılır.

Yüce Allah tüm evreni ve evrenin içindeki varlıkları yaratmıştır. Allah evreni yaratıp bir kenara bırakmadı. O evreni idare edip her daim yönetmektedir. Tüm canlılara rızıklandırıyor ve onları yalnız bırakmıyor.

İlk insanı yaratan Allah, ona Cebrail meleğini göndererek hayatla ilgili her şeyi öğretiyor. Yine melek aracılığı ile Allah kendini tanıtıyor ve kulluğun ne olduğunu öğretiyor. Kendisinden başka ilah olmadığını ve yalnızca kendisine ibadet edileceğini bildiriyor.

Allah ilk insan olan Hz. Adem’e kulluk adına bildirdiği şeyleri sonraki peygamberlere de tekrar tekrar bildirmiştir.

Peygamberler Allah’tan aldıkları mesajları kavimlerine ileterek onları doğru yola çağırmışlardı.

Her peygamber öncelikle yaratıcının bir tek olduğunu ve O’ndan başka ilah olmadığını ve yalnızca O’na kulluk edileceğini bildirmiştir.

Allah bu konuda Kur’an’da bizi bir ayette şöyle aydınlatır:   

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: "Benden başka tanrı yoktur, Bana kulluk edin" diye vahyetmişizdir.”( Enbiyâ Sûresi,25. Ayet)

Her peygamber insanlara Allah’ın bir tek olduğunu, eşi ve benzeri olmadığını, O’ndan başka tapılacak Tanrının bulunmadığını ve yalnızca kendine ibadet edileceğini öğretmiştir.

Tüm peygamberlere bildirilen bu ilahi ferman son olarak ve kıyamete kadar devam edecek şekilde Hz. Muhammed’e de bildirilmiştir. Çünkü Allah’ın gönderdiği tüm ilahi dinlerde en önemli esasın TEVHİD  olduğu görülmektedir.

İslam dininin temelini oluşturan esasın da tevhid olduğunu yani  Yüce Allah’ın bir tek oluşudur.

Bugün de bizler dinimizin bu temel esasını göz önüne alarak, Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına ve kulluğun yalnızca Allah’a yapılması gerektiğini iyice bilmeliyiz. İbadetlerimizi bu bilinçle yerine getirmeliyiz. İbadetler yalnızca Allah rızası için yapılmalıdır. Yapılan ibadetlerde, kulluk ta, gösteriş ve menfaata yer vermemeliyiz. Bunun için çok dikkatli davranmalıyız.

Gösteriş ve menfaat düşünerek ibadet edenlerin yaptıkları ibadetlerin kendilerine bir fayda vermeyecektir.

Yaptığımız her davranışı Allah rızası için yapmalıyız.

İbadet, dua ve yardım konularında yalnız Allah’a yönelmeliyiz.

Dini sadece Allah’a mahsus bir şekilde yaşamaya çalışmalıyız.

Allah’ın dışında hiçbir şeye, hiçbir güce ve kuvvete yer vermemeliyiz.

Yalnızca ve yalnızca Allah’a yönelmeliyiz.

Ne mutlu yalnızca Allah’a inananlara ve yalnız O’na ibadet edenlere…

Efkan VURAL

Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:

Milliyet Blog:


10 Aralık 2021 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:                                                               


İşlerinizde orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki hiçbirinizi ameli cennete girdiremez. Şunu da biliniz ki Allah katında en değerli amel, az da olsa devamlı olanıdır.

                                                                      (Buhârî, "Rikâk", 18)


9 Aralık 2021 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanlığının 10.12.2021 Tarihli Cuma Hutbesi:MÜMİN CANA YAKINDIR

                          MÜMİN CANA YAKINDIR




Muhterem Müslümanlar!


Ashâb-ı Kirâm’dan birisi, güzel bir vadiden geçiyordu. Vadideki

 suyun tadı çok hoşuna gitmişti. Manzaradan da oldukça

 etkilenmişti. “İnsanlardan uzaklaşıp şu vadiye yerleşsem” diye

 düşündü. Resûlullah’a giderek niyetini açıkladı. Sevgili

 Peygamberimiz (s.a.s), ona böyle bir şey yapmamasını söyledi.

 İnsanlarla omuz omuza verip Allah yolunda mücadele etmenin,

 evinde tek başına yıllarca ibadet etmekten daha faziletli

 olduğunu buyurdu.[1]

Aziz Müminler!

İslam’ı hakkıyla yaşamak; hem Allah’a karşı görevlerimizi

 yerine getirmek hem de insanlarla ilişkilerimizde dinimizin

 hayat yüklü mesajlarını rehber edinmektir. Toplumdan kopmak,

 yalnızlaşmak, bencil ve bireysel hayatı tercih etmek asla doğru

 değildir. Nitekim namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi

 ibadetlerin temelinde, Allah’a karşı sorumluluğumuzun yanında

 insanlarla tanışma, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma gibi nice

 hikmetler vardır.


Kıymetli Müslümanlar!


Modern çağda ne yazık ki kendi dünyamıza hapsolduk. Bireyselleştik ve yalnızlaştık. Bencilleştik ve kendimizden başkasını düşünemez olduk. Evlerimiz birbirine yaklaşırken gönüllerimiz birbirinden uzaklaştı. Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk ilişkilerimiz azaldı. Allah’ın selamını vermeyi, hal hatır sormayı, gönül alıcı tatlı bir sözü, muhabbet dolu bir tebessümü birbirimizden esirger hale geldik. Kimi zaman yanı başımızdaki komşumuzun hastalığından hatta vefatından dahi haberimiz olmadı.

Dijital dünya bizlere pek çok imkân sundu. Ancak sanal âlemin cazibesine kapılıp kendimizi kaybettik. Dijital ortamlarda güzel ahlakı muhafaza edemedik; hakkı, hukuku gözetemedik. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi iletişim kurarken aynı evi, aynı ortamı paylaştığımız ailemizle, çocuklarımızla, komşularımızla hasbihal etmeyi unuttuk.


Değerli Müminler!


Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize hitaben şöyle buyurmaktadır: 

“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”[2]

O halde, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimizin

 ahlakını örnek alalım. Şefkati ve merhameti, fedakârlığı ve

 kanaatkârlığı, tatlı sözü ve güler yüzü şiar edinelim. Ailemizden

 başlayarak akrabalarımızla, komşularımızla ve bütün insanlarla

 iyi ilişkiler kuralım. Huzuru ve mutluluğu; bireysellik ve

 bencillikte değil, Rabbimizin rızasında ve kardeşlerimizin

 duasında arayalım.

Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in mümini tarif ettiği şu hadis-i

 şerifi ile bitiriyorum:

“Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”[3]



[1] Tirmizî, Fedâilü’l-cihad, 17.

[2] Âl-i İmrân, 3/159.

[3] İbn Hanbel, II, 400.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

KAYNAK: