İslam
Öğretisi-21
Allah’ın
İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-17
Allah’ın
en güzel isimleri olan doksan dokuz ismini açıklamaya devam ediyoruz.
85-ZÜ’L-CELȂLİ ve’l İKRȂM
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm’dır.
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm;Allah’ın
azamet ve kerem sahibi olması demektir.
Celal ve ikram sahibi demektir.
Sözlükte “azamet sahibi
ve yüce olmak” anlamındaki celâl ile “cömert ve merhametli, asil ve şerefli
olmak” mânasındaki keremden türeyen ikrâm kelimelerinin başına zû (sahip)
getirilmesiyle meydana gelen bir terkip olup “azamet ve kerem sahibi” demektir.
Zü’l- Celal-i ve’l-İkram
İsmi Şerifi üzerinden anlamına bakmak gerekirse ‘Allahu Teala kayıtsız şartsız
azamet sahibi olandır’ şeklinde ifade edilir. O bütün sıfat, fiil ve zat ve
yasak ile emirlerinde yüce ve tam olandır. O bütün eksik sıfatlardan münezzeh olandır.
Dilediği şekilde kendi koyduğu kurallarına azamet ve yücelik verendir. Hiçbir
karşılık beklemeden ihsanda bulunan ve verendir.
Bütün azamet ve ikramlar Allah'a aittir.
Bütün iyilik ve ikramlar O'ndan kaynaklanır. O'nun genelde insanlara, özelde dostlarına
ikramının sınırı yoktur.
Dünyada insanın hoşuna gidecek sayısız
nimet vardır. Allah kullarının hoşnut olacağı çeşitli detaylarla dünyayı
süslemiştir. Ancak elbette Allah'ın sonsuz kerem ve ihsanını asıl olarak
göstereceği yer cennettir. Kuran'da tasvir edilen cennet, O'nun sonsuz ikramını
gözler önüne sermektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“Yeryüzünde bulunan her
canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı bâki
kalacaktır.” (Rahman suresi, 26-27.ayetler)
“Büyük ve pek cömert olan
Rabbinin adı ne yücedir!” (Rahmân Sûresi,78. Ayet)
“Hayır, hayır! Yetime
ikram etmiyorsunuz.” (Fecr Suresi 17. Ayet)
“Ey insan! İkramı bol
olan Rabbin hakkında seni aldatan nedir?” (İnfitâr
Suresi 6. Ayet)
“O size istediğiniz
her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan
çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim Suresi 34. Ayet)
“Oku! Rabbin sonsuz
kerem(cömert) sahibidir.” (Alak Sûresi,3. Ayet)
Zü’l-Celâli
ve’l-İkrâm, bir hadis-i şerifte belirtildiği gibi aşağıdaki biçimde bir dua
cümlesi olarak ta kullanılır.
“Yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm: Ey
azamet ve kerem sahibi Allahım! duasını ihmâl etmeyip sık sık
söyleyiniz.” (Tirmizî, Daavât 92.
86-MUKSİT
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muksit’dir.
el-Muksit,
Allah’ın adaletle hükmetmesi demektir.
Muksıt “adaletle
hükmeden, âdil” demektir.
El
Muksit; adaleti en üst seviyede ayakta tutandır.
El
Muksit; hükmünde ve emirlerinde adil olandır.
El
Muksit; her şeye belli bir denge ve düzen takdir edendir.
El-Muksit; mü’min
kullarının mükâfatlarını adaletle verecektir.
El
Muksit; kafir kullarının cezalarını da adaletle verecektir.
El-Muksit; hesap
gününde adalet tartılarını kurandır.
El
Muksit; adaleti ayakta tutmak için peygamber gönderen ve kitap indirendir.
El-Muksit; Adaletten
şaşmayan, bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan,
mazlumlara insaf eden, adil, yarattıklarından hiç birine haksızlık, eza, cefa,
eziyet ve zulüm etmeyen demektir. Her şeyi yerli yerinde yapan. Zalimden
mazlumun hakkını alan.
Allahü Teala, Muksit ismiyle adaleti
tesis ve temin eder.
En üstün adalet ve
merhamet sahibi olan Allahu Teala, her işi birbirine den ve layık şekilde
yapmaktadır. Zerre kadar da olsa haksızlığa uğratmaz. Kullarına muamelesi tam
ve adaletli ve merhamet üzerinedir. Allahu
Teala kullarının yapmış olduğu hiçbir iyiliğin en ufak bir zerresini dahi
karşılıksız bırakmaz, hakkı yerine getirir. Hiçbir mazlumun hakkı kaybolmaz.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Allah, hükmedenlerin en
iyi hükmedeni değil midir?”( Tin Sûresi Suresi, 8. Ayet)
“Biz, kıyamet günü için
adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez.
(Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine)
getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.” (Enbiyâ Suresi 47. Ayet)
“Allah, din uğrunda
sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve
onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları
sever.”( Mümtehine
Suresi 8. Ayet)
“Her ümmetin bir
peygamberi vardır. Onlara peygamberleri geldiğinde aralarında adaletle hüküm
verilmiş olur. Onların hakları yenmez.” (Yûnus Suresi 47. Ayet)
“De ki: Rabbim adaleti
emretti…” (A'râf Sûresi,29. Ayet)
“…Şüphe yok ki Allah
Teâlâ adâlette bulunanları sever.” (Mâide Sûresi, 42. Ayet)
“Ey İnananlar! Allah
için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz
sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah'a karşı gelmekten
sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden
Haberdar'dır.” (Mâide Suresi 8. Ayet)
87-CȂMİ
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Câmi’dir.
El-Câmi; “toplayan, bir araya
getiren, buluşturup birleştiren”,kıyamet günü hesaba çekmek için mahlukatı
toplaya”,“bütün övgü ve erdemleri zâtında toplayan” anlamlarına gelir.
El-Câmi; bütün mükemmellikleri zat, vasıf, fiil ve isim olarak kendinde
toplayandır.
El-Câmi; birbirlerine benzeyen varlıkları bir araya getirendir. İnsanları
yeryüzünde toplamıştır.
El-Câmi; birbirine zıt olan varlıkları bir araya getirendir. Soğukla sıcağı,
erkekle dişiyi, gece ile gündüzü, yaş ile kuruyu bir araya getirmiştir.
El-Câmi; birbirinden farklı varlıkları bir araya getirendir. Gökleri, ayı,
denizi, havayı, bitkileri, hayvanları, madenleri bir araya toplamıştır.
El-Câmi; ruh ve cesedi bir araya getirendir.
El-Câmî; kalpleri ve
dostları birleştirendir.
El-Câmi; cennette iman edenler ile onların zürriyetlerini birleştirendir.
El-Câmi; cennette bütün mü’minlerin kalplerini birleştirendir.
El-Câmi; mü’minleri Allah sevgisi ve Kur’an ile birleştirendir.
Kâinat birbirine benzeyen ve benzemeyen, hatta birbiriyle
çelişen birçok unsurun oluşturduğu tabii nesnelerden meydana gelmiştir. Bu
kadar farklı malzemeden tam bir âhenk ve nizam arzeden kâinat kompleksinin
meydana getirilişi (cem‘), Allah’ın câmi‘ isminin bir tecellisi olarak kabul
edilir.
Câmi‘ isminin dünya
hayatıyla ilgili bir tecellisi de Allah’ın gönülleri birleştirmesinde gözlenir.
Eşler, ebeveyn-evlât, kardeşler, meslektaşlar, arasında mevcut olan kalbî
bağlılık, câmi‘ isminin tecellileriyle gerçekleşen ilâhî lutuftan başka bir şey
değildir.
Cem‘ kavramını Allah’a nisbet eden âyetlerin çoğu bu ilâhî
fiilin âhiret âleminde gerçekleşeceğini ifade eder. Bu sebeple Kur’ân-ı
Kerîm’de âhiretten “toplanma günü” (yevmü’l-cem‘) diye de söz edilmiştir.
Yüce yaratıcı, ölüp yok olan ve maddî varlıkları gözle
görülemeyecek halde yok olan insanları âhiret hayatında, bedenlerinin temel
unsurlarını bir araya getirmek suretiyle yeniden canlandırır, hesaba çekmek ve
aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek için toplar ve nihayet iyileri cennette,
kötüleri de cehennemde cem‘ eder.
Câmi‘ isminin âhiretle ilgili bu tecellisi, Kur’ân-ı Kerîm’de
yine “toplamak” mânasına gelen haşr kelimesiyle de ifade edilmiştir
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar
günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun
kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları,
altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. “
(Teğâbun Suresi 9. Ayet)
“De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli
bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.”( Vâkıa Suresi
49.-50.Ayetler)
“Her insan topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız
o günde kimlerin amel defteri sağından verilirse, onlar, en küçük bir
haksızlığa uğramamış olarak amel defterlerini okuyacaklar. “(İsrâ Suresi
71. Ayet)
““Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde
insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah sözünden dönmez.” ( Âl-i İmrân
Sûresi,9. Ayet)
“…Doğrusu Allah münafıkları ve kafirlerin hepsini
cehennemde toplayacaktır.” ( Nisâ Suresi
140. Ayet)
“Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara
koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz,
Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (Bakara Suresi 148. Ayet)
88- ĞANȊ
Allah'ın en güzel isimleri olan
"Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Ğanî’dir.
Ğanî ;“zengin, kendi varlığıyla yetinip başkasına muhtaç
olmayan, müstağni” anlamına gelir. El-Ğanî; zat, sıfat, fiil, yaratma, yönetme
ve helak etme konusunda hiçbir kimseye ihtiyaç duymayandır.
El-Ğanî; yeme,
içme ve uyumaya ihtiyaç duymayandır.
El-Ğanî; kullarının
mallarına ihtiyacı olmayandır.
El-Ğanî; kullarının
kendisine ibadet etmesine ve övmesine ihtiyacı olmayandır.
El-Ğanî; kullarının
şükretmesine ihtiyacı olmayandır.
Allahü Teala, her şey kendisine muhtaç olan ancak hiçbir şey
kendisine muhtaç olmayandır. Sıfat ve zatlarında her türlü uzak olandır. Hiçbir
şeye ihtiyaç olmamasının yanı sıra aynı zamanda çok zengindir. Ancak yarattığı
tüm kullar bütün konularda O’na muhtaçtır.
Hiçbir hâlde, hiçbir zamanda,
hiçbir yerde ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, tek ve gerçek zenginlik Sahibi
olandır Allah.
Muhtaç durumda olan ise kullardır. Dünyanın en zengin insanı da olsa mutlaka
bir şeylere muhtaç ve bir şeylerden mahrumdur. Bir başka şeye, bir başka insana
muhtaç olanın ise zenginliğinin gerçek olduğundan söz edilemez.
Aziz ve Celil Olan Allah, sonsuz hazinelerin sahibidir; geçici zenginlikleri de
kullarına verendir. Allah verdiği bu geçici zenginlikle de insanları imtihan
eder.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle
buyurmaktadır:
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her
bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.” (Fâtır
Suresi 15. Ayet)
“Andolsun, onlar sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler için
güzel bir örnektir. Kim yüz çevirirse şüphesiz Allah, zengindir, hamde lâyık
olandır.” (Mümtehine Sûresi,6. Ayet)
“Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz
Allah, âlemlerden müstağnîdir. (O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur).” (Ankebût
Sûresi,6.Ayet)
“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden
cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik
yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer
O’ndan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar
sizin gibi olmazlar.” (Muhammed Suresi 38.Ayet)
“Bu, peygamberlerinin, onlara apaçık mucizeler getirmeleri
ve onların da, “(Bizim gibi) insanlar mı bizi doğru yola iletecekmiş?” deyip de
inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. Allah da hiçbir şeye muhtaç
olmadığını göstermiştir. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyıktır.”
(Teğâbun Suresi 6.Ayet)
“Mûsâ, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi
nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir,
övgüye lâyık olandır.” (İbrahim
Suresi 8.Ayet)
89-MUĞNȊ
Allah'ın
en güzel isimleri olan "Esmaü'l-Hüsnâ" dan biri de el-Muğnî’dir.
Sözlükte “zengin olmak,
ihtiyacı bulunmayıp müstağni kalmak” anlamındaki gınâ (ganâ’)
kökünden türemiş bir sıfat olan muğnî “zenginlik verip tatmin eden”
demektir.
Muğnî: “Dilediğine zenginlik
veren.”“Hiçbir şeye muhtaç olmayıp her şeyden müstağni olan.”
El-Muğnî; İhtiyacı giderir ve
zengin eder.
El-Muğnî; Dilediğine zenginlik
veren O'dur.
El-Muğnî; Kendisi zengin
olduğu gibi, dileğinine de zenginlik veren O'dur.
El-Muğnî:; Zenginlik veren,
istediğini zengin eden O'dur.
El-Muğnî; Muhtaç olmaktan
kurtaran O'dur.
El-Muğnî ;İhtiyacı giderir ve
zengin eder. Muhtaç olmaktan kurtaran, dilediğine zenginlik veren, kendisi
zengin olduğu gibi, dileğinine de zenginlik veren, dilediğini muhtaç olmaktan
kurtararak zengin eden, istediğini ve dilediğini zengin eden demektir.
Allah İstediğini zengin edendir.
Allah mutlak zenginlik sahibi olan Muğnîdir!
Allah dilediğini
zengin eder, ömür boyunca zengin olarak yaşatır.
Bazı kullarını zenginken fakir, bazılarını da fakirken zengin
yapar.
Kul her ihtiyacını Muğnî olan sonsuz ve sınırsız zenginlik
sahibi Allah'tan istemelidir!
Bütün mahlûkatın ihtiyacını karşılayacak olan yalnız ve
yalnız Muğnî olan Allah'tır.
Allah ihtiyacını Kendisine arz edenleri sever.
Etmeyenleri; başka kapılara umut bağlayanları sevmez!
Kendisine açılan elleri asla boş çevirmeyendir.Çünkü o sonsuz
ve sınırsız Sahibidir ve hazinesinden isteyene Verendir!
Yüce Allah Kur’an-ı
Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her
bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.” (Fâtır
Suresi 15.Ayet)
“Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur.”(Necm
Suresi 48.Ayet)
“Bir yoksul iken seni bulup zengin etmedi mi?” (Duhâ Suresi
8.Ayet)
“…Allah dilediğini hesabsız şekilde rızıklandırır.” (Bakara Sûresi,
212.Ayet)
“Göklerde ve yerde ne
varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah, her bakımdan sınırsız zengin olandır,
övülmeye lâyık olandır.” (Lokman Suresi 26.Ayet)
“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer
Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok
zalimdir, çok nankördür.” (İbrahim
Sûresi,34.Ayet)
(Bu
yazı, Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
(Devam
edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder