Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerin Allah katındaki mertebeleri pek büyüktür. Muradına erecek olanlar da onlardır.”1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Allah’tan, bela ve musibetlerden uzak kalmayı isteyin. Fakat düşmanla karşılaştığınız zaman da sabredin. Ve bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır.”2
Aziz Müminler!
Millet olarak nice badirelerden geçtik. Bizi tarih sahnesinden silmek isteyenler hiçbir zaman bu emellerinden vaz geçmedi. Ancak her karış toprağı şehitlerimizin mübarek kanıyla sulanan vatanımıza göz dikenler, milletimizi parçalamak isteyenler dün olduğu gibi bugün de kaybetmeye mahkûmdur. Zira bizleri düşmanlarımıza karşı muvaffak kılan muazzam bir gücümüz vardır. Bu gücümüz, Allah’a olan sarsılmaz imanımız, din-i mübin-i İslam’a olan gönülden bağlılığımız, vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza ve bağımsızlığımıza olan sevdamızdır.
Kıymetli Müslümanlar!
Müslüman, barış ve esenlik duygusunu kendisine bahşeden Allah’tan alır. O’na teslim olarak etrafına barış ve esenlik dağıtır. Bununla birlikte müminler, İslam dininin mukaddes ve dokunulmaz kabul ettiği değerlerin çiğnenmesine, yurt ve yuvaların işgal altına alınmasına asla rıza göstermez. Bozulan dengeleri düzeltmek, barış ortamını tesis etmek ve adaleti sağlamak için onurlu bir mücadele verir. Nitekim kahraman milletimiz, hep bu yolda mücadele vermiştir. Daima barışın temini, güven ortamının inşası için çaba göstermiştir. Hiç kimsenin toprağına göz dikmemiş, ancak kendi vatanına göz dikenlere, iman dolu göğsünü siper etmiştir. Vatanını çiğnetmemiş, bayrağını indirtmemiş ve ezanlarını dindirtmemiştir.
Değerli Müminler!
Günümüz dünyası maalesef, karanlık tuzakların kurulduğu bir yer haline getirilmiştir. Masum insanlar yuvalarından sürülmüş, körpecik çocukların cansız bedenleri sahillere vurmuştur. İslam coğrafyasının dört bir köşesinde ateş çukurları açmak isteyenler, fitne, terör ve ihanet silahlarıyla kardeşi kardeşe düşürmüştür. Türlü hile ve desiselerle, plan ve tuzaklarla varlık ve bekâmız, istiklal ve istikbalimiz hedef alınmıştır.
Aziz Müslümanlar!
Bütün zorluklara rağmen kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, milletimizin her bir ferdi, yeryüzünde kötülüğün son bulup iyiliğin hâkim olması için çaba gösterecektir. Karanlık oyunları feraset ve basiretiyle bozacaktır.
Dün olduğu gibi bugün de çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin kimsesi, mağdurların ve mültecilerin ümidi olmaya devam edecektir. Bizler, gerektiğinde aç ve susuz kalırız; ancak hürriyet ve bağımsızlığımızdan, izzet ve şerefimizden asla taviz vermeyiz.
Vatanımıza ve mukaddesatımıza, birliğimize ve beraberliğimize yönelik saldırılara her türlü fedakârlığı göstererek karşı dururuz. Bu cennet vatanımızın bir karış toprağını bile asla düşmana teslim etmeyiz.
Muhterem Müminler!
O halde, bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim. Gönüllerimizi iman kardeşliğiyle kenetlemeye devam edelim. Terörü, fitne ve fesadı körüklemek isteyenlere karşı uyanık olalım. Azmimizi, muhabbetimizi, birliğimizi, dirliğimizi zedeleyecek her türlü söylem ve eylemden uzak duralım.
Geliniz, bu mübarek Cuma gününün şu icabet vaktinde Rabbimize hep birlikte niyaz edelim:
Yâ Rabbi! İzzet ve onurumuza, istiklal ve istikbalimize kastedenlere, varlığımıza ve vatanımıza göz dikenlere fırsat verme!
Ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, bölgemizin barış ve selameti için sefere çıkan kahraman ordumuza yardım eyle!
Askerlerimizi ve güvenlik güçlerimizi her türlü tehlike ve tuzaklardan muhafaza eyle!
Fesadı ve terörü ortadan kaldırmak için çıktığımız bu yolda bizleri nusretinle ve kudretinle muzaffer eyle!
1 Tevbe, 9/20.
2 Buhârî, Cihâd, 112; Müslim, Cihâd ve siyer, 20.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder