Muhterem Müslümanlar!
Önümüzdeki Pazar günü yatsı namazını müteakip kılacağımız teravih
namazıyla on bir ayın sultanı Ramazan ayına kavuşmuş olacağız. Aynı gece sahura
kalkarak oruca niyetlenecek, bereket ve mağfiret mevsimine gireceğiz inşallah.
Bizleri bu aya ulaştıran Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun.
Ümmeti olmakla şerefyap olduğumuz Habib-i Huda Muhammed Mustafa (s.a.s)’e salat
ve selam olsun.
Aziz Müminler!
Ramazan ayı, bir yıl boyunca hasretle yolunu beklediğimiz rahmet
ayıdır. İmanın, ibadetin, güzel ahlâkın, ümmet bilincinin ve İslam
kardeşliğinin pekiştiği müstesna bir zamandır. Müminin bir yandan Rabbiyle olan
bağını, diğer yandan kardeşleriyle olan ilişkilerini gözden geçirdiği bir nefis
muhasebesi dönemidir. İşte böyle mübarek bir aya kavuşmanın verdiği huzurla
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ashabına şöyle seslenmiştir: “Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah bu ayda sizi zengin kılar,
bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, bu ayda duaları kabul
eder. Allah Teâlâ sizin ibadet ve hayır konusunda birbirinizle yarış etmenize
bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O halde iyilik ve hayırdan yana
Allah Teâlâ'ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah'ın rahmetinden
kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.”[1]
Kıymetli Müslümanlar!
Ramazan,
sabırlı ve kanaatkâr halimizle bizi takvaya eriştiren oruç ibadetinin farz
kılındığı aydır. Hidayet ve istikamet rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye
başlandığı aydır. Cenâb-ı Hak bu hususu bizlere şöyle beyan eder: “Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet
rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri
olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya
ulaşırsa onu oruçla geçirsin...”[2]
Ramazan, yaz sonunda yağıp
yeryüzünü kir ve tozdan temizleyen güz yağmuru gibi müminleri günahlardan
arındıran tövbe ayıdır. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s), “Kim inanarak ve
karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları
bağışlanır”[3]
buyurur.
Değerli Müminler!
Ramazan-ı
şerif, ömrümüzün en değerli hasat mevsimi, hepimiz için maddî ve mânevî açıdan
yenilenme fırsatıdır. Müslümanlar için bir umut, heyecan ve uyanıştır. İnfakla
yoksulların, düşkünlerin, muhtaçların, kimsesizlerin hatırlandığı ve korunduğu
bir yürek seferberliğidir. Ramazan'a kavuştuğu hâlde onun kadrini ve kıymetini
bilmeyen kişi, çok büyük bir hazineden mahrum kalmıştır!
Aziz Müslümanlar!
Ramazan-ı şerifin en bereketli
yaşandığı mekanlar, mümin gönüllerin huşû içinde Rableri huzurunda
divan durduğu camilerimizdir. Her türlü benlik duygusundan arınarak
kulluğumuzu Allah’a arz ettiğimiz camilerimiz, şehirlerimizin ruhu,
mahallemizin kalbidir. Camilerimiz aziz milletimizin gayret ve fedakârlıkları,
maddî ve manevî destekleriyle inşa edilmektedir. Bugün ülkemiz genelinde
sayısı doksan bini bulan camilerimizden yükselen ezanlar istiklalimizin
sembolü, istikbalimizin umududur. Bu camilerimizden biri de Türkiye’nin en
büyük camii olarak inşa edilen ve bugün resmi açılışı yapılacak olan İstanbul
Büyük Çamlıca Camii’dir. Bu vesileyle geçmişten günümüze camilerimizin
imar, inşa ve ihyasına öncülük eden, destek olan, yardımda bulunan bütün
hayır sahiplerini şükranla yâd ediyoruz.
Muhterem Müminler!
Ramazanın
bereketinden istifade edelim. Kur’an ayında yuvalarımızı ve gönüllerimizi
Kur’an’la buluşturalım. Mukabele geleneğimize sahip çıkarak Peygamberimizin
sünnetini ihya edelim. Camilerimizdeki vaazlara ve coşkulu teravih
namazlarına kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, çocuğuyla bütün ailemizin
katılmasını sağlayalım. Zekât ve sadakalarımızla ihtiyaç sahiplerinin
yüzünü güldürelim. Peygamberimizin ifadesiyle “ilk gecesinden itibaren
şeytanların bağlandığı, cehennem kapılarının kapatıldığı, cennet kapılarının
açıldığı, sayısız müminin ateşten azat edildiği”[4] bu mübarek ayı hakkıyla
idrak edenlerden olalım.
[1] Heysemî,
Mecmeu’z-zevâid, III, 344.
[2] Bakara, 2/185.
[3] Buhârî,
Îmân, 28.
[4]
Tirmizî, Savm,1; İbn Mâce, Sıyâm, 2.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
KAYNAK:
Diyanet Cuma Hutbeleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder