KABE - MEKKE |
Bu günlerde Hac ibadetini
yerine getirmek için, hacı adayları kutsal topraklara ulaşmaya başladılar.
Zengin sayılan ve belli
şartları taşıyan müslümanların ömürlerinde bir defa hac yapmaları İslam dininin
5 temel prensibinden biridir. Hac
ibadeti çok özel bir ibadettir. Çünkü ömrümüzde bir kere yapmak zorundayız.
Devamlı ve istediğimiz vakitte yapılan sıradan bir ibadet değildir.
Yüce
Allah hac ibadeti için şöyle buyurur:
“Haccı
ve umreyi Allah için tam yapın... “
(Bakara, suresi 196. ayet)
"Orada
apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o
güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i (Ka’be’yi) haccetmesi
Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkar ederse, şüphesiz, Allah
alemlere karşı muhtaç olmayandır." (Al-i İmran suresi 97.ayet)
"Hani
Biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle
emretmiştik:) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler,
rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut." (Hac suresi, 26.ayet)
"Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın
işaretlerindendir..." (Bakara suresi ,158.ayet)
Peygamberimiz Hz. Muhammed
(S.A.V.) de şöyle buyurmaktadır:
"İslam beş temel
üzerine bina kılınmıştır: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in
Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla
vermek, Allah'ın evi Kâbe'yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak." (Buhârî, Îmân , 2,)
“Ey insanlar, Allah size Haccı farz
kıldı. Ohalde haccediniz...” (Müslim Hacc,412)
“Kötü söz söylemeden ve büyük günah
işlemeden hacceden kimse, annesinden
doğduğu gün gibi günahsız olarak evine döner.”
(Buhari, Hac,4)
Hac ibadetini yerine getirirken İslam
dininin “belgesel” niteliği sayılan şeyleri yerinde görmekteyiz. İslam dininde
gözle görülen ve dokunulabilen kutsal yerleri görerek iman ve itikadımızı
kuvvetlendirmiş oluruz. Dini duygu ve düşüncelerimizi zenginleştirmiş oluruz.
İslam dininde belge niteliğinde olan
şeyler şunlardır.(Dokunup gördüğümüz şeyler):
Kur’an-ı Kerim, Hadis-i
Şerifler,Mekke ve Kabe-i Muazzama,Hz.İbrahim Makamı,Safa ve Merve tepeleri,
Arafat dağı,Müzdelife,Mina,Hira ve Sevr Mağarası,Medine ve Mescid-i
Nebi,Peygamberimizin Kabri(Ravza-ı Mutahhara),Cennet’ul-Mualla ve Cennet’ul
Baki mezarlıkları,Uhud dağı,Uhud şehitliği,Bedir şehitliği,
Peygamberimizin ve sahabelerin yaşadığı
ve savaştığı yerler v.b.
Bu yerleri
görmek,dolaşmak,bazı şartları da yerine getirmek suretiyle ibadet etmiş oluruz.
Buralar sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in zamanından günümüze kadar
gelmiştir. Peygamberimizin ve Sahabelerin yaşadığı,dolaştığı,savaştığı
yerlerdir,bunlar. Hac görevi esnasında bu duygularla dolup taşmalı insan...
Orada İslam
dininin yayılışı ve Peygamberimizin mücadelesinin geçtiği yerleri ziyaret etmek
suretiyle İslam ve Peygamberimiz Hz. Muhammed sevgisinin artmasına sebep olacaktır.
Hac
ibadetini yerine getiren bir müslüman bir çok manevi şeyler kazanır. İsalmi
duygu ve düşünceleri zenginleşir. Bütün dünyadaki inanan müslümanların kardeş
olduğu , birlik ve beraberlik içinde olmamız gerektiği bilinci kazanılır. İnsan
sevgisi yanında,hayvan,bitki ve doğa sevgisi de gelişir.Çünkü, hac görevi esnasında
genel olarak hiçbir şeye zarar verilmez. Bir sineğe dahi dokunamazsınız...
Hac
ibadetiyle özellikle Arafatta mahşer gününü yaşamış gibi oluruz. İhramlı olan
binlerce hacının aynı giyimde oluşlarıyla mal ,mülk, makam,mevki,gibi dünyalık
şeylerin orada hiçbir öneminin olmadığı görülür. Orada tek bir şey
hakimdir,Allah’a karşı yapılan ibadetler, takva ve samimiyet.
Arafatta
mahşeri kalabalık bize ölüm sonrası dirilmeyi de hatırlatarak adeta mahşeri
yaşatmaktadır. Burada da dünya menfaatlerinin önemli olmadığını anlarız. Yine
sadece dünyada imanımız,yaptığımız ibadet ve iyiliklerin dışındaki şeylerin
faydasının olmadığını kavrarız.
Diyelim
ki,çok meşhur bir kişisin, ama Arafat dağında binlerce kişi içinden bir kimsesin,seni
o anda kim tanır,herkes kendi ruhi haliyle Yüce Allah’tan af diliyor,dua
ediyor, zikir ediyor. Herkes o anı değerlendiriyor. Arafattaki vakfe anı ömürde
bir kere yakalanabilecek bir an... İşte o an sen kim olursan ol...Başkaları
için hiç bir değerin yok...Yalnız Allah’a yakınlık,yalnız takva ve yalnız
samimiyet önemlidir,o an. Aslını söylemek gerekirse her an bu duyguyu ve
düşünceyi yaşamalıyız.
Orada yaşadığımız Yüce Allah’a çok yakın olma,sadece O’na yönelme ve O’na
yalvarma,tövbe etme,iyi ve güzel duygular geliştirme, sağlam bir inanç
kazanma,düzgün bir müslüman olma, iyi ve yararlı bir kişi olma duygularını
geliştirip,hac ibadeti sonrası bunları devam ettirme kararlılığı göstermek her hacı
için ulaşılması arzu edilen bir durumdur.
Hacda ayrıca
birbirine tahammül etmeyi ,sabrı ve saygıyı da öğreniyoruz. Orada hiçbir zaman
kötü söz ve kırıcı hareketler olmaz. İbadetin özü bunu gerektirir.
NOT:Bu yazı ile önemli olduğunu düşündüğüm şu açıklamayı da yapmak zorunda
olduğumu düşünüyorum.
Çevremizde
devamlı bu konuyla ilgili sorularla karşılaşıyoruz:
Hac ibadetinin
yapılması zorunlu olan masrafların (Yol-Yemek-Konaklama) dışında hiçbir harcama
yapma zorunluluğu yoktur. İnsanlar hac parasının dışında bir sürü masraflar
yaparak hac parasını toparlamanın zor olduğu bilinmektedir.
Yani kısaca
şunu ifade etmek istiyorum. Hac yemeği yedirmek ve sonrasında hediye verme Hac ibedeti dışında
yapılan fazla bir şeydir. Gücü olanlar yapabilir,herkese mecbur değil,yani
dinin gereği değil....
Mümkünse Sadece
Zemzem ve Hurma ikramı yeterlidir.
(Seccade,havlu,tesbih,takke,koku,yüzük,incik
boncuk,oyuncak vb.şeyler haccın maddi
yükünü artıran şeyler olup,hac ibadetiyle ilgisi yoktur. Zengin olup bunları
yapanlara sözüm yoktur. İyilik ve hediyeleşmek her zaman yapılabilir.
Unutmayalım ki,tebessüm de sadakadır.)
Ne mutlu, yaptığı hac ibadeti kabul olanlara ve hac
esnasında kazandığı güzellikleri devam
ettirenlere....
Efkan VURAL
Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:
Of-Havadis Gazetesi
Milliyet blog:
Celal'in penceresinden:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder