Ülkemizde her yıl Peygamberimizin doğduğu 20 Nisan gününün içinde bulunduğu hafta “Kutlu Doğum Haftası”
olarak kutlanmaktadır.
Bu yıl Diyanet
işleri başkanlığı, kutlu doğum
haftasının ana temasını “Hz. Peygamber ve Güven toplumu” olarak belirlemiştir.
Hz.Muhammed henüz peygamber olmadan önce Mekke’liler ona
“el-Emin” adını vermişlerdi. O “Muhammed’ül-Emin”’idi.
Yani Mekkeliler
ona “Güvenilir Muhammed” diyorlardı.
Hz.Muhammed’in sözüne ve yaptığı işe güven duyan
Kureyşliler Onun Kâbe hakemliğini memnuniyetle karşılamışlardır. Büyük bir
sorun haline gelen Hacer’ul-Esved’in yerine konmasında hakemlik ederek ;
güvenirliği sayesinde Hz. Muhammed,Kabilelerin birbirine girmesini önlemiştir.
Hz.Muhammed (s.a.v.)
peygamberlikle görevlendirildiğinde tek sermayesi “Güvenilir
Oluşu”idi.Herkes onun dürüst ve güvenilir olduğunu biliyordu.
Allah Hz.Muhammed’e kavmini uyarmasını istedi.
Peygamberimiz de akrabalarını Kâbenin yanına topladı.Onlara önemli bir haber
vereceğini söyledi.
Onlara şöyle seslendi:Şu tepenin arkasında düşman ordusu
Mekke’ye saldırmak üzere hazır bekliyor,desem ne dersiniz?
Onlar hep bir ağızdan: Hiçbir zaman yalan dediğini
duymadık. Sen doğru söylersin,dediler.
Onlar Muhammed’e tereddütsüz güveniyorlardı.
Peygamberimiz onlara Allah’tan başka varlıklara tapmamalarını,kendisini
peygamber olarak kabul etmelerini söyledi. Onlar yetim birine inanmayı gurur
edindiler,mevkilerinin yok olacağı endişesiyle peygamberimize inanmak
istemediler. Ama Muhammed’in doğru söylediğini çok iyi biliyorlardı. Çünkü
Hz.Muhammed hiçbir zaman yalan bir şey söylememişti.
Peygamberimize ashabı çok güveniyordu. Onun her zaman
doğru ve dürüst olduğunu görüyorlardı.
Peygamberimiz miraç gecesinde,Kâbe’den alınıp, Kudüs’e ve
oradan da Sema’ya çıkarılarak , orada Yüce Allah ile görüştüğünü anlattığı
zaman Müşrikler, O anda Mekke’dışında olan Hz.Ebubekir’e bu olayı haber
veriyorlar. Ve O’na şimdi de Muhammed’e inanacak mısın? Diyorlar. Hz.Ebu Bekir
de bunu kim söyledi,dedi. Onlar da bunu Muhammed söyledi. Bunun üzerine Hz.Ebu
Bekir, bunu Muhammed söylediyse doğrudur. Çünkü Muhammed hiçbir şekilde yalan
konuşmamıştır.Ona inanırım.
Mekkeliler,kıymetli eşyalarını çok güvendikleri
Muhammed’e emanet ediyorlardı.Peygamberimiz de kendisine teslim edilen emanetleri çok iyi koruyordu.
Mekkeli Müşrikler İslâmın yayılmasını kökten önlemek için
peygamberimizi öldürmeye karar verdiler. Bir grup genç peygamberi öldürmek için
evinin önüne geliyorlar. Peygamberimiz kendisine emanet bırakılan kıymetli
eşyaları sahiplerine vermek üzere hepsini birer birer Hz.Ali’ye gösteriyor.
Peygamberimiz
öldürüleceği zaman bile kendisini, öldürmeye gelenlerin emanetlerini düşünüyor
ve onları sahiplerine vermek üzere Hz. Aliyi görevlendiriyor.
Kendisini öldürmeye gelen Müşriklerin,emanetlerine önem
veren Hz. Muhammed böylelikle herkesin güvenini kazanıyor.
İşte güvenli insan bu, işte örneğimiz bu,güvenilir olmak
her şeyin üstünde olmalıdır. Her yerde ve her zaman güvenilir olmaya
çalışmalıyız.
Peygamberimiz yaptığı anlaşmalara uyar,verdiği sözleri
yerine getirirdi.
Her zaman olduğu gibi bugün de güvenilir insanlara ve güvenli bir topluma
ihtiyaç vardır. Bizler Türk toplumu
olarak daha güvenilir, daha sağlam inançlı ve karakterli olmalıyız. Böyle Yüce bir dine , peygambere ve köklü bir tarihe sahip olmamız bizim için
bir şanstır.
Bunun için bizler peygamberimiz gibi dürüst ve güvenilir
olmalıyız. Söylediklerimizde ve hareketlerimizde doğru olmalıyız. Sırat-ı müstakım üzerinde
olmalıyız.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Öyle ise
emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru
olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla
görür ” (Hud suresi,112.ayet)
Emanetleri, önemli görev ve sorumlulukları liyakat sahibi
ehil olanlara vermek gerekir. Böylelikle güven oluşumu gerçekleşir.
Yüce Allah şöyle buyurur: “Allah, size, emanetleri
mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle
hükmetmenizi emrediyor…” (Nisa suresi,58.ayet)
Güven toplumunu oluşturmamız için aşağıdaki hadis-i
şeriflere uygun hareket etmeliyiz:
Bir gün sahabeden biri
Peygamberimize: "Ey Allah'ın Resulü, bana İslam hakkında öyle bir
bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslam'dan sormaya hacet
bırakmasın" dedim. Şu cevabı verdi: "Allah'a inandım de, sonra da
dosdoğru ol" buyurdu.” (Müslim,İman,62)
“Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Nesâi,İman.8)
“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi,
din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhari,iman.7)
"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine
acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir organı hasta
olduğu zaman, diğer organlar da bu
sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar. (Buharî, Edeb 27)
Peygamberimizin
tavsiyelerine uymalıyız. Özellikle peygamberimizin doğruluk ve dürüstlüğünü
şiar edinmeliyiz.
Herkesin güvene bileceği
kişilerden olmaya çalışmalıyız. İşimizde gücümüzde dürüst ve adaletli
olmalıyız. Görev ve sorumluluklarımızı , kanunun ve kurallara uygun bir biçimde
en güzel şekilde yerine getirmeliyiz.
Yaptığımız her şeyde ,
Allah’ın bizi gördüğünü ve yaptıklarımızın hesabını bize soracağını bilmeliyiz.
Ve ona göre hareket etmeliyiz.
Güvenli bir kişi olmak ve güven toplumunu oluşturmak için adım
atalım.
Güvenli adımlarla huzura
kavuşalım ve güvenli toplum olalım….
Ne mutlu güvenilir olan
kişilere ve güvenilir olan toplumlara…
Efkan VURAL
Bu yazı aşağıdaki
sitelerde yayınlanmıştır:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder