TÜM HASTALARA DEVA KİTABI-Celal
ÇELİK-Tanıtım-2
Sizlere Celal ÇELİK’in yazdığı “Tüm
Hastalara Deva Kitabı”nı tanıtmaya devam ediyorum. Kitap’ta 25 deva
açıklanmaktadır. Bugün sizlere 6.deva’dan
13.devaya kadar olan kısmı özetlemek istiyorum.
ALTINCI DEVA
Ey hastalığın verdiği acı ve
sıkıntılardan şikayet eden hasta, geçmiş ömrünü düşün. O ömründe geçmiş güzel
günleri, sıkıntılı ve belalı vakitleri hayal et.
İnsanın başına gelen sıkıntılar
geçtiğinde, şu anki haline şükreder. Bir gün hastalıktan şifa bulacağını ve bu
acılı günlerin bir gün geçeceğine inanır. Böylece hastalığın iyileşeceğini ve
ileride tatlı bir anı haline geleceğini düşünürse,ruhuna lezzet akıtır.
Eskiden yaşadığımız mutlu
anıları hatırlayınca, o günler sebebiyle hüzünleniriz. Bazen gayri meşru bir
lezzet insana bir sene manevi sıkıntı çektirir.
Geçici ve kısacık dünyada
çektiğin hastalığın ebedi olmadığını ve kazandığı sevabı bilmekten gelen
tarifsiz manevi bir lezzet vardır.
Çünkü imanlı hasta, önünde
sonsuz bir cennet olduğunu bilir.Ve her şeye buda geçer yahu diyerek sabretmeli
ve şükretmelidir. Şikayet etmemelidir.
YEDİNCİ
DEVA
Hasta olman ,sağlığın lezzetini
korumak bir yana aslında lezzetini artırır. Çünkü bir şey sürekli devam etse
etkisini kaybeder.
Her şey zıddı ile bilinir.
Mesela karanlık olmazsa ışık bilinmez. Soğuk olmazsa sıcaklık anlaşılmaz. Açlık
olmazsa yemek lezzetli olmaz.
Hastalık olacak ki sağlığın
kıymetini bilip hayatından zevk alasın. Allah her insana sayısız nimetler
vermiştir. Allah’ın istediği kulun şükretmesidir.
Hastalık bela verir ki kul
şükretmeyi hatırlasın. Hastalık insan
nimetin kıymetini bildirir ve şükretmediğinin farkına varır.
Bu hastalık sende olmasaydı
şükretmeyi aklına getirmeyi
bırakın, belki de içki,kumar,zinaya düşecektin.
Bundan dolayı yazar Celal ÇELİK
der ki:Allahım iyi ki, bana engellilik verdin. Sana sonsuz hamd olsun.
SEKİZİNCİ
DEVA
Ey Ahireti düşünen hasta!
Hastalık sabun gibi günahları yıkar,temizler. Olgunlaşmış meye ağacını
silkelemekle meyveler nasıl düşerse, hastanın titremesiyle de günahları dökülür.
Asıl hastalık günahlardır.
Günah işlemeye devam edenin ruhu,kalbi, vicdanı dünyada huzur bulamaz. Geçici
hastalığından şikayet etmeyip sabreden,manevi hastalıkların pek çoğundan
kurtulur.
Asıl hastalık imansızlıktır.
İmansızlık bedendeki hastalıktan milyon defa daha büyüktür. Nihayetinde
dünyadaki hastalıktan en fazla ölebiliriz. Kısacık dünya hayatımız biter. Fakat
imansız ölürsek sonsuz hayattaki mutluluğu kaybedebiliriz.
Allah korusun inancı olmayan
kişi ölümü yok oluş zannediyor. Bu zandan dolayı,kalbi ruhu manevi yaralar
içinde kalmıştır. İşte asıl hasta bu kişidir.
Bedenindeki hastalıktan önce bu
imansızlık hastalığına ilaç bulman gerekir. Madem ki hastasın Allah’a el aç,
tövbe et,yalvar. O’da sana kendisini tanıma yollarını göstersin.
Allah’ı tanımayanın başında
dünya dolusu bela vardır. Allah’ı tanıyanın dünyası mutluluk ve huzurla
doludur.
Allah’a ve kadere inanan imanlı
insan, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşar. Böylece maddi hastalıkların acısı ve
sıkıntısı ezilir ve azalır.
DOKUZUNCU
DEVA
Ey yaratıcısını tanımayan
hasta! Hastalıktan korkmak ölümden dolayıdır. Ölümün ne olduğu bilinmediği için
hastalıklar korkutuyor.
Öncelikle şuna inan ve iman et
ki, ecel bellidir. Kimin ne zaman öleceği bilinmez. Bakıyorsun ağır hasta
denilen insanlar iyileşip uzun yıllar yaşıyor, onun başında üzülüp ağlayanlar ölüyor.
Ölüm zannedildiği gibi asla
ürkütücü değildir. İman sahibi kimseler için ölüm, görev yükünden kurtuluştur.
Dünya imtihanı ve kulluktan paydostur. Yakın dost ve akrabalara kavuşmadır.
Sonsuz mutluluğa ulaşma ve asıl
vatana gitmedir. Ölüm bunlara ulaşmadır. Dolayısıyla ölümden korkmamak gerekir.
Kabri mutluluğun giriş kapısı olarak düşünmeliyiz.
Allah dostlarından bir kısmının
ölümden korkması,daha fazla sevap kazanamama korkusudur.
Allah’a inananlar için ölüm
rahmet kapısıdır. İnanmayanlar için ise karanlıklar kuyusudur.
ONUNCU
DEVA
Hastalığın ağırlığını merak
eden hasta! O merak senin hastalığını ağırlaştırır. Hastalığının hafiflemesini
istiyorsan merek etmemeye çalış.
Hastalığın sevabını ve çabuk
geçeceğini düşün. Merakı kaldır,hastalığın kökünü kurut.
Merak hastalığı ikiye katlar.
Çünkü merak kalbe ıkıntı vererek manevi hastalık oluşturur. Merakın
kaybolmasının iki yolu vardır. Allah’a teslim olmak. Hastalığın hikmetini ve
sevabını düşünmek. Merakın aslı vesvese ve kuruntudur. Olumlu düşünerek
hastalığın onda dokuzu düşer.
Merakın hastalığı artırmasının
nedeni şöyle açıklanır: Allah’ın bütün alemde gözettiği fayda ve gayeyi suçlamak, Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz
rahmeti eleştirmek, Sonsuz şefkat sahibi Allah’tan şikayet hükmünde olduğu için
Allah’ı suçlamış olur ve tokat yer, hastalığını artırır.
Nasıl şükür nimeti artırırsa,
şikayette hastalığı ve musibeti artırır. Merakın aslı vesvese hastalığıdır.
Vesveseden kurtulmanın çaresi onun şeytanın fısıltıları olduğunu bilerek ona önem vermemek
,sürekli olumlu düşünmektir.
Yazar Celal ÇELİK, der ki,Allah
beni seviyor. Sabredip çok sevap kazanmak için bana hastalık vermiş
elhamdülillah...
ON BİRİNCİ
DEVA
Ey sabırsız hasta! Hastalık acı
ve üzüntü vermekle beraber, evvelki hastalığından kurtulmanın manevi lezzeti ve
sevabı da ruha haz vermektedir.
Hastalık senden geçecek.
Hastalık geçince artık elemde yok olacak. Sen yanlış bir şekilde kuruntu
duyduğun için sabırsızlık gösteriyorsun.Çünkü hastalıkla beraber acısı da
gitmiştir. Sevabı ve yok olmasının lezzeti kalmış.
Evet kazandığın sevapları düşün
mutlu ol. Aklını kullan onlar için üzüntü duyma.
Allah sana sabredemeyeceğinden
fazla yük yüklemez. Kuvvetini sağa sola, geçmişi ve geleceği düşünüp
kederlenme. Ya sabır de, Allah’a dayan.
ON İKİNCİ
DEVA
Ey hastalık nedeniyle ibadet ve
zikirleri yapamayan ve bunun için üzülen hasta!
Bil ki, Peygamberimizin hadis-i
şerifinde sabittir ki, ibadetini yapan iyi bir mü’min,hastalık sebebiyle
yapamadığı ibadetlerin sevabını yine alır.(Buhari,cihad,134)
Yazar Celal ÇELİK, 2011 yılında
şeker komasına girerek yoğun bakım ve hastalıktan iyileşinceye kadar 6 aylık
bir zaman zarfında namaz kılamadığı ,zikir yapamadığı için çok üzülmüştü. Bu
risaleyi okuduğunda kılamadığı
namazların ve yapamadığı zikir ve duaların sevabını inşallah almışımdır,der.
Hastalık anında farzları yerine
getirmeye çalış, sünnetlerin yerini hastalık tutar. Hastalık insanı aciz
bıraktığı için duaya meylettirir. Allah insana sınırsız ve sonsuz bir zayıflık
vermiş ta ki, sürekli bir şekilde Allah’a yönelip, niyaz etsin, dua etsin.
Yazar Celal ÇELİK, burada şu
yorumu yapar: Sağlıklı iken aklıma dua etmek gelmiyordu. Şimdi engelli bir
hastayım ve Allah’a el açıp bazen ağlayarak dua ediyorum. Cenab-ı Allah’ın
istediği tam bu, çünkü başka gidecek kapı yok.
Allah buyuruyor ki: "De ki: Duanız olmasa, Rabbim katında ne
ehemmiyetiniz var?" (Furkan suresi, 77. ayet) İnsanın yaratılışının gayesi
budur. Kulun duası ve aczini bilmesidir. Hastalıklar dua ve niyazın bir sebebi
olduğundan, şikayet değil Allah’a şükretmek gerekir. Hastalığın açmış olarak
rahmet çeşmesinin musluğu olan duayı bırakmamalısın.
ON ÜÇÜNCÜ
DEVA
Ey hastalıktan şikayet eden
çaresiz adam! Hastalık bazılarına değerli bir hazine gibidir. Kıymetli bir
ilahi hediyedir. Her hasta böyle düşünebilir.
Yazar Celal ÇELİK, bu deva kendisi gibi tedavisi olmayan hastalığa
tutulmuş insanlar için dile getirilmiştir,der.
Allah insanın ölüm vaktini
gizlemiş. İnsanı,korku ile ümit arasında tutmak, dünya ile ahiret dengesini
kurmak için, ölüm vakti bildirmemiştir. Ecel her an gelebileceğinden dolayı,
gaflet anında insanı ölüm yakalayabilir. Allah korusun insan cehenneme
gidebilir. Hastalık bu gafleti dağıtır, Ahireti düşündürür, ölümü hatırlatır,
öylece hazırlanır.
Yazar Celal ÇELİK der ki; Hastalığım
sayesinde mal, mülk, para, kadın kısaca dünya gözümde değil, ve sürekli ölümü
aklımda tutup gafletten kurtuldum ve ahirette sonsuz hayattaki derecemi
yükseltmek için ibadetlerimi artırdım elhamdülillah. Çünkü dünyaya bir kez
geliyoruz.
Çaresiz hastalığı olanlar ve
hastalığına sabredenler,şükür ve zikiri bırakmayanlar 20 günde 20 yıllık
mertebeye ulaşırlar.
Bediuzzaman,talebelerinden okur
yazar olmayan iki tanesi, samimiyetle ve iman hizmetinde en ileri olduklarını
hayretle izliyordu. Bunların vefatlarından sonra, her iki sininde ölümcül
hastalıkları varmış, sağlıklı gençler gibi değildi onlar. İbadete ve taata
sımsıkı sarılmışlardı. İki yıllık hastalık onları sonsuz hayatta mutluluğa ulaştırdı.
Bunların hasta olmaları imanlı olmalarını sağlamlaştır.
İşte hastalıkların böyle
menfaati var. Şikayet etme,tevekkül et. Sabır ile şükredip Allah’ın her şeyi
kuşatan rahmetine güven! Çünkü Allah kullarına zulmetmez.
(Devam edecek)
Efkan VURAL
Bu Yazı Aşağıdaki Web Sitelerinde Yayınlanmıştır:
Milliyet Blog:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder