MUHARREM AYI VE ÂŞÛRÂ GÜNÜ
Aziz Müminler!
Allah’ın
yarattığı aylar, günler, geceler arasında çok kıymetli kazanç mevsimleri vardır.
Halen içinde bulunduğumuz Muharrem ayı da müminlerce ganimet ve fırsat
bilinmesi gereken kıymetli bir zaman dilimidir. Hicri yılın ilk ayı olan
Muharrem, ilâhî feyz ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcıdır.
Kıymetli Müslümanlar!
Muharrem
ayı, savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biridir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı
Kerim’de şöyle buyurmaktadır. “Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı,
Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir;
bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur…”[1]
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de “Ramazan
ayından sonra en kıymetli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan
oruçtur”[2]
hadis-i şerifiyle, bu ayın manevi bereketine işaret etmiştir.
Muhterem
Kardeşlerim!
Önümüzdeki
hafta Perşembe günü idrak edeceğimiz Muharrem ayının onuncu günü, Âşûrâ
günüdür. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Âşûrâ günü tutulan orucun, bir
önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan ümit ediyorum”[3]
buyurmuş, Âşûrâ gününe,
Muharrem’in dokuzuncu veya on birinci gününü de ekleyerek iki gün oruç tutmayı
müminlere tavsiye etmiştir.[4]
Kıymetli
Müslümanlar!
Âşûrâ günü, aynı zamanda tarihimizde ve hafızalarımızda derin
bir hüzün ile yer etmiştir. Bu elim günde, Sevgili Peygamberimizin torunu ve
Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın gözünün nuru olan Hz. Hüseyin Efendimiz, yanında
bulunan yetmişten fazla Müslüman ile birlikte Kerbelâ’da şehit edilmiştir.
Kerbelâ, Allah ve Resûlüne iman edip, Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerine
nakşedenlerin ortak acısı, yürek sancısıdır. Bu menfur hadiseyi gerçekleştirenler,
mezheb ve meşreb farkı gözetmeksizin, istisnasız bütün Müslümanların vicdanlarında
mahkûm olmuşlardır.
Bugün de nice İslam beldesi acı ve gözyaşıyla
yoğrularak adeta birer Kerbelâ’ya dönmüştür. Kardeşlerimiz zulme uğrarken,
masum kadın ve çocuklar hayattan koparılırken bizlere düşen, Kerbelâ’yı doğru
anlamak ve haksızlıklar karşısında Hz. Hüseyin misali bir duruş sergilemektir.
Kardeşlerim!
Hz. Hüseyin, Kur’an-ı Kerim’i ve Rahmet
Peygamberinin şerefli sünnetini kendine rehber edinmiştir. Zulme rıza
göstermemiş, adaletsizliğe seyirci kalmamıştır. Kendisine yapılan telkinlere
itibar etmeyerek hakkın, hakikatin, huzur ve barışın yeryüzüne hâkim olması
için yola çıkmıştır. Böylelikle kıyamete kadar bütün insanlığa onurlu bir
mücadelenin eşsiz örneğini sunmuştur.
Muhterem
Müminler!
Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı
Hak, “Şüphesiz bu benim dosdoğru
yolumdur. Buna uyun; başka yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan
ayırır...”[5]
buyurmaktadır. Allah Resûlü
(s.a.s.) de bizlere şöyle nasihatte bulunmaktadır. “Birbirinizin eksiğini bulmaya çalışmayın, birbirinizin özel ve mahrem
hayatını araştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırtınızı
dönmeyin, birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler
olun!”[6]
O halde, geliniz! Irk, dil,
mezheb ve meşreb farklılıklarının arkasına sığınarak kardeşliğimizi hedef
alanlara, coğrafyamızda yeni Kerbelâ’lar yaşanmasını arzulayanlara karşı uyanık
olalım. Hz. Hüseyin Efendimiz gibi iyilerin ve iyiliklerin yanında, kötülerin
ve kötülüklerin karşısında olalım; hakkı ve hakikati ayakta tutalım. İslam’ın
aydınlığında buluşan gönüllerimizle, birliğe, dirliğe, vahdete koşalım.
Başta Hz. Hüseyin ve
Kerbelâ’da şehit olan Ehl-i Beyt olmak üzere, mukaddesatımız uğruna can veren
bütün şehitlerimize selam olsun. Makamları âlî, mekânları cennet olsun.
Kıymetli
Kardeşlerim!
Pazartesi günü okullar açılıyor, yeni bir
eğitim-öğretim yılı başlıyor. Yeni eğitim-öğretim yılının geleceğimizin umudu
olan öğrencilerimize, onları yarınlara hazırlayan öğretmenlerimize hayırlar
getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Cenâb-ı Hak çocuklarımıza zihin
açıklığı, öğretmenlerimize başarılar ihsan eylesin.
[1] Tevbe, 9/36.
[2] Tirmizî, Savm, 40.
[3] Tirmizî, Savm, 48.
[4] İbn Hanbel, I, 240.
[5] En’âm, 6/153.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder