Aziz Müminler!
Bizler, sabah
ve akşam namazlarından sonra Haşr sûresinin son üç ayetini okuruz. Allah’ın
varlığını, birliğini, yüceliğini hatırlar, en güzel isimleriyle O’nu tesbih
ederiz. Peygamberimiz (s.a.s)’in sabah ve akşam bu ayetleri okuyanlara
meleklerin dua edeceği müjdesine nail olmaya çalışırız.[1]
Kıymetli
Müslümanlar!
Haşr sûresinin
son üç âyeti,
“Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur” şeklindeki tevhid ilkesiyle başlar. Her insana, bu hakikati gönülden kabul etmesi ve Allah’a samimiyetle bağlanması gerektiğini öğretir.
Rabbimiz, gizli ve aşikâr olanı, görüleni ve görülmeyeni hakkıyla bilendir. Rahmân’dır; dünyada bütün insanlara karşı çok şefkatlidir. Rahîm’dir; âhirette ise sadece müminlere merhamet edendir.
“Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur” şeklindeki tevhid ilkesiyle başlar. Her insana, bu hakikati gönülden kabul etmesi ve Allah’a samimiyetle bağlanması gerektiğini öğretir.
Rabbimiz, gizli ve aşikâr olanı, görüleni ve görülmeyeni hakkıyla bilendir. Rahmân’dır; dünyada bütün insanlara karşı çok şefkatlidir. Rahîm’dir; âhirette ise sadece müminlere merhamet edendir.
Mümin, Allah’ın kendisini her an ve her
yerde gördüğünün, her türlü niyetini bildiğinin farkında olarak yaşar. Çünkü o,
Rabbinin kendisine şah damarından daha yakın olduğuna inanmıştır.[2]
Aziz
Kardeşlerim!
Allah Teâlâ, isimleri ile kendisini bize
şöyle tanıtır.
Yüce Rabbimiz, Melik’tir; mülkün gerçek sahibidir. Varlık da O’nundur, yokluk da. Elimizdeki nimetleri bize emanet eden O’dur. Mümin, sahip olduğu her nimetin kendisine verilen bir emanet olduğu şuuruyla hareket eder. Mal ve mülkün, makam ve mevkiin, şan ve şöhretin esiri olmaz. Aksine gün gelip nimetin hesabını vereceğine olan inancıyla, emanete riayet eder.
Yüce Rabbimiz, Melik’tir; mülkün gerçek sahibidir. Varlık da O’nundur, yokluk da. Elimizdeki nimetleri bize emanet eden O’dur. Mümin, sahip olduğu her nimetin kendisine verilen bir emanet olduğu şuuruyla hareket eder. Mal ve mülkün, makam ve mevkiin, şan ve şöhretin esiri olmaz. Aksine gün gelip nimetin hesabını vereceğine olan inancıyla, emanete riayet eder.
Yüce Allah Kuddûs’tür; her türlü noksanlıktan uzaktır. Mutlak kemal
sahibidir. O, Selâm’dır; esenlik, huzur ve barışın kaynağıdır. Mümin de,
başta ailesi olmak üzere hayatının her alanında huzur ve sükûnetin hâkim olması
için gayret gösterir.
Allah Teâlâ, Mümin’dir; güven veren,
kendisine güvenenleri korkudan emin kılandır. Gönlünü açanlara iman
bahşedendir. Müheymin’dir; her şeyi görüp gözetendir. Dünyanın
türlü sıkıntıları karşısında el açıp yalvaracağımız, sığınağımız, dayanağımız
O’dur.
O, Aziz’dir; yegâne
galip, izzet ve şanın asıl sahibidir.
Cebbâr’dır; murat ettiğini her
durumda icra eden, yaraları saran, dertlere derman olan O’dur. Mütekebbir’dir;
büyüklük ancak kendisine yaraşan, büyüklükte eşi olmayandır. O’nun karşısında
herkes acizdir.
Her türlü eksiklikten münezzeh olan Rabbimizin eşi ve benzeri yoktur.
Her türlü eksiklikten münezzeh olan Rabbimizin eşi ve benzeri yoktur.
Muhterem Müslümanlar!
Haşr sûresinin son ayetinde Yüce
Rabbimiz şöyle buyurur:
Allah, istediğini istediği surette, hiçbir örneği olmadan yaratandır. Varlıkların şekil ve özelliklerini tayin edendir. Mümin, son nefesine kadar Rabbinin lütfettiği tertemiz fıtrata sahip çıkar. Allah nezdinde asıl değerli olanın görünüş, mal, mülk değil, iman-ı kâmil, kalb-i selîm, amel-i salih ve güzel ahlak olduğunu bilir. Gönlünü kin, nefret, fitne ve haset gibi kötülüklerden uzak tutar.
Allah, istediğini istediği surette, hiçbir örneği olmadan yaratandır. Varlıkların şekil ve özelliklerini tayin edendir. Mümin, son nefesine kadar Rabbinin lütfettiği tertemiz fıtrata sahip çıkar. Allah nezdinde asıl değerli olanın görünüş, mal, mülk değil, iman-ı kâmil, kalb-i selîm, amel-i salih ve güzel ahlak olduğunu bilir. Gönlünü kin, nefret, fitne ve haset gibi kötülüklerden uzak tutar.
En güzel isimler O’nundur. Bizler en güzel
isimleriyle Allah’a yakarışta bulunuruz. Peygamberimiz (s.a.s), “Allah’ın
doksan dokuz ismi vardır. Kim
bu isimleri öğrenip gereğiyle amel ederek sayarsa cennete girer.”[3] buyurmuştur. Rabbimizin Esmâ-i Hüsnâ’sının anlamını idrak edip
gereğiyle amel etmek hepimizin gayesi olmalıdır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Allah’a imanın gereği,
O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, O’ndan başka hiçbir gücün önünde boyun
eğmemektir. Allah’a teslimiyetin bir göstergesi olan kulluk görevlerini asla
ihmal etmemektir.
Bu mübarek cuma vaktinde hep birlikte Allah’a gönülden
niyaz edelim ve diyelim ki: Rabbimiz! Bizleri sana hakkıyla inanan, İslam’a
samimiyetle bağlanan, Haşr Sûresinde öğrettiğin hakikatleri anlayan ve yaşayan
kullarından eyle! Kur’ân-ı Kerim’in rehberliğinden, Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed Mustafa (s.a.s)’in örnekliğinden bizleri bir an olsun mahrum bırakma!
Ya Rabbi! Şehâdeti arzulayarak canlarından vazgeçmeyi
göze alan ve gazilik payesi ile şereflenen kahraman gazilerimize sağlık, afiyet
ve huzur dolu bir ömür ihsan eyle!
Din, vatan ve mukaddesat uğruna canını feda eden aziz
şehitlerimize rahmet eyle!
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder