Cumanız
Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve inayetiyle önümüzdeki Salı Muharrem
ayının ilk gününe ulaşmış, hicrî 1440 yılını yaşamaya başlamış olacağız. Hicretin
yıldönümü olan bu başlangıcın, milletimize ve İslâm âlemine hayırlar
getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Kıymetli Müminler!
Fahr-i Kâinat Efendimizin
risaletini kabul etmeyen müşrikler, ona ve müminlere her türlü zulmü, baskı ve
işkenceyi reva görmüştü. Artık Mekke’de nefes almalarının imkânsız hâle geldiği
bir anda, Yüce Allah müminlere dinlerini özgürce yaşayabilecekleri,
ibadetlerini kolayca yerine getirebilecekleri huzurlu bir şehre, Medine’ye göç
etme izni verdi. Önce müminlerden bir kısmı yola çıkmış, ardından da Peygamberimiz,
sadık dostu Hz. Ebû Bekir ile birlikte Medine’ye hicret etmişti.
Muhterem Müslümanlar!
İslâm tarihinin bu şerefli yolculuğu, keyfi bir göçü değil, hakkın
ve hakikatin yeryüzüne hâkim olması için imkân arayışını simgeler. Hicret; Allah’a
imanın, sadakat ve teslimiyetin, sabır ve sebatın göstergesidir. Hicret; Allah’ın
rızası, insanlığın huzur ve barışı için sahip olduğu her şeyden vazgeçen fedakâr
bir muhacirin, kendisine kucak açan cömert bir ensara kavuşmasıdır.
Kur’an-ı Kerim’de bu zahmetli ve bereketli
yolculuğun kardeş kıldığı muhacir ve ensar şöyle müjdelenir: “İslâm'ı ilk önce
kabul eden muhacirler ve ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah
onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır…”[1]
Kıymetli
Kardeşlerim!
Hicret, Asr-ı Saadet’te yaşanmış ve
bitmiş bir hadise değildir. Bugün de nice Müslüman, yurdundan ve yuvasından
gözyaşları ile ayrılarak yollara düşmekte; kendisine ensarlık yapacak iyilik
timsali insanlara sığınmaktadır. Bizlere düşen ise, hicretin yıldönümünde bu
gerçeği bir defa daha hatırlayarak zulmün ve adaletsizliğin sona ermesi için
gayret göstermektir.
Ayrıca hicret, her türlü fenalığı arkasında bırakarak,
kötülükten uzaklaşarak iyiliğe ve hayra doğru adım atmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s.) hicretin bu manevi boyutuna şöyle işaret etmektedir: “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların
zarar görmediği kişidir. Muhacir ise, Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir.”[2]
Aziz Müminler!
Hicrette asıl
olan samimiyettir, halis niyettir. Hicretin mayası, Allah’a bağlılık ve
Resûlullah’a olan muhabbettir. Mümin, arkasında bıraktığı acı günlere rağmen iman
ve umutla hayata tutunduğu zaman muhacir olur. Muhacir de harama sırtını dönüp
ısrarla helâlin izini sürdüğü zaman hicretin manasını keşfeder.
Muhterem Müslümanlar!
Yeni bir hicrî yıla girerken Müslümana
yaraşan, geçmişin muhasebesini yaparak geleceği tanzim etmektir. İsyandan
itaate, günahtan tövbeye, gösterişten tevazua, ayrılıktan vahdete, düşmanlıktan
kardeşliğe, cehaletten ilme, kötülükten iyiliğe hicret etmektir.
Geliniz! Hicreti andığımız bu mübarek cuma vaktinde,
zalimlerin zulmünden kaçarak yurdunu, yuvasını terk etmek zorunda kalan muhacir
kardeşlerimize ensar olalım. Hayat yolculuğumuzu kâmil bir iman, salih bir amel
ve güzel bir ahlakla mamur etmeye bir daha niyet edelim. Yönümüz, yolumuz, hicretimiz
daima Allah’a ve Resûlüne olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder