31 Mart 2025 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

Diyanet İşleri Başkanlığının 30/03/ 2025 Tarihli Ramazan Bayramı Hutbesi : Ramazan Bayramı Sevinç ve Kardeşlik Günlerl

RAMAZAN BAYRAMI: SEVİNÇ VE KARDEŞLİK GÜNLERİ




Muhterem Müslümanlar!

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı şerifi idrak ederek bayram sabahına kavuştuk elhamdülillah. Bizleri, Ramazan Bayramı’na ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun. İslam’ın şeâiri olan bayramların kıymetini öğreten Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’e, ehl-i beytine ve ashabına salat ve selam olsun. Ramazan Bayramımız mübarek olsun.

Aziz Müminler!

Bugün bayramdır. Neşe, sevinç ve mutluluk günüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in,

“Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize sırtınızı dönmeyin. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”[i] uyarısına kulak vererek, gönlümüzü birbirimize samimiyetle açma, ayrılık ve gayrılığı kalbimizden söküp atma günüdür.

Bugün bayramdır. Bayramlar, yüce dinimiz İslam’ı, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in güzel ahlakını, Kur’an ve sünnetten beslenen örf ve kültürümüzü nesillerimize aktarma günüdür. Bizi biz yapan, bizi millet kılan milli ve manevi değerlerimizi yaşama ve yaşatma günüdür.

Kıymetli Müslümanlar!

hutbe qr kodBugün bayramdır. Bayramlar, anne ve babamızdan, akraba ve dostlarımızdan, ihtiyaç sahibi kardeşlerimizden uzaklaştığımız günler değildir. Bilakis bayramlar; varlık sebebimiz olan anne babamızın varsa ihtiyaçlarını giderme,  ellerini öpüp hayır dualarını alma günleridir. Hayatın yükünü birlikte omuzladığımız eşimize tatlı dil ve güler yüzümüzü; göz nuru evlatlarımıza ilgi ve şefkatimizi sunma günleridir. Allah Resûlü (s.a.s)’in, 

“Ey insanlar! Selâmı aranızda yayın, yemek yedirin, akrabalık bağlarınızı gözetin, insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz.”[ii] müjdesine nail olmak için sıla-i rahme tutunduğumuz, akraba ve komşularımızı ziyaret edip hatırlarını sorduğumuz huzur ve mutluluk günleridir. Muhtaçların, hasta ve yaşlıların kapısını çaldığımız, yetim ve öksüzlerin başlarını okşadığımız, ihtiyaçlarını giderdiğimiz, bayramın coşkusunu onların da yüreklerinde yaşattığımız yardımlaşma ve paylaşma günleridir. Aziz şehitlerimizin, ahirete göç eden kahraman gazilerimizin ve ebediyete irtihal eden geçmişlerimizin kabirlerini ziyaret ettiğimiz, onları hayırla yâd ettiğimiz rahmet ve dua günleridir.

Değerli Müminler!

Bugün bayramdır. Yüce Rabbimizin, 

 “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”[iii] emri gereğince yüreklerimizi ağırlaştıran dargınlıkları ve küskünlükleri bir kenara bıraktığımız; el ele, gönül gönüle verdiğimiz muhabbet günüdür.

 Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in,

“Müminler, birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkatte, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”[iv] hadisi gereğince birbirimize karşı şefkat ve merhamet gösterdiğimiz hoşgörü ve dayanışma günüdür.

 Cenâb-ı Hakk’ın 

 وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ر۪يحُكُمْ “Allah’a ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz, gücünüz elden gider…”[v] emrine uyarak, birbirimize tutunduğumuz, birbirimizin hak ve hukukunu gözettiğimiz kardeşlik günüdür.

Aziz Müslümanlar!

Bu mübarek bayram sabahının sevinç ve huzuru yüreklerimizi doldururken; maalesef, Gazze’de kardeşlerimiz, bayramın neşe ve coşkusundan çok uzaklar. Zalim siyonistler; kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden masum insanları katletmeye devam ediyorlar. Kardeşlerimize hiçbir şekilde hayat hakkı tanımıyorlar. Onların en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarına, bir lokma ekmeğe, bir yudum suya ulaşmalarına engel oluyorlar. Şu husus asla unutulmamalıdır ki, zulüm ebedi değildir. Zalimler mutlaka mağlup olacaklardır.   

        وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْـكَافِرُونَ 

“Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[vi]

Kardeşlerimizin sevinç, huzur ve güven içinde bayram yapacağı günler gelecektir. Bize düşen, kardeşlerimize verdiğimiz maddi ve manevi her türlü desteğimizi devam ettirmektir. Yüreğimiz yanıyor ve gönül dilimiz şöyle feryat ediyor:

Ey Müslümanlar!

Gazze’de bir toplum yok ediliyor. Güçlerimizi birleştirip zalimlerin zulmüne son vermek için daha ne kadar bekleyeceğiz?

Ey İnsanlar!

Gazze’de insanlık ölüyor. İnsanlığımızı kurtarmak için daha ne kadar çocuğun, kadının, masumun katledilmesi gerekiyor?

Bu bayram sabahında gönülden yapacağımız dualarımızın ve dilimizden dökülen âminlerimizin; ümmet bilincimizin ve din kardeşliğimizin güçlenmesine, Gazze’de akan kanın ve gözyaşının dinmesine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Başta aziz milletimiz olmak üzere bütün İslam âleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum.



[i] Buhârî, Edeb, 57.

[ii] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 42.

[iii] Hucurât, 49/10.

[iv] Müslim, Birr, 66.

[v] Enfâl, 8/46.

[vi] Saff, 61/8.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 


HAFTANIN HADİSİ

Diyanet İşleri Başkanlığının 28 /03/ 2025 Tarihli Cuma Hutbesi : Ramazan'a Veda Ederken.

                                      RAMAZAN’A VEDA EDERKEN




Muhterem Müslümanlar!

Ömrümüzden bir Ramazan-ı şerif daha geçmek üzere. Bu akşam kılacağımız son teravih namazımız ve yarın tutacağımız son orucumuzla bu kutlu mevsimi uğurlayacağız inşallah. Cenâb-ı Hak, bizleri; Kur’an’la hayat bulan, namazla kötülüklerden korunan, oruçla takvaya eren, zekât, sadaka ve fitrelerle malını ve nefsini temizleyen bahtiyar kullarından eylesin.

Aziz Müminler!

Ramazan, Allah’ın razı olduğu bir hayatın nasıl olması gerektiğini öğretmek için bizleri her yıl eğitime alan bir mekteptir. Bu güzide mektepte bir ay boyunca, iyi bir insan, samimi bir Müslüman olmayı öğrenmeye çalıştık. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i okuduk. Onun mesajlarını anlamaya ve yaşamaya gayret ettik. Ramazan’dan sonra da her alanda Kur’an-ı Kerim ile kurduğumuz bu güçlü bağı koruyalım. Hayatımıza onun bereketini taşımaya devam edelim. 

Ramazan, bizleri bir ay boyunca camilerimizde ailece bir araya getirdi. Beş vakit namazımızın yanında eda ettiğimiz teravihlerde huşû içinde omuz omuza Rabbimizin divanına durduk. Dualarla, salavatlarla kalplerimizi sükûnete erdirdik. Ancak kulluğumuz, sadece bir güne ya da bir aya mahsus değildir.

Yüce Rabbimiz, 

“Ölüm sana ulaşıncaya kadar Rabbine ibadet et.”[1] buyurarak, bizleri ömür boyu kulluğa davet etmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise, 

“Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.”[2] buyurarak, ibadetlerimizi hayatın her anına aktarmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. O halde, Ramazan’da kazandığımız ibadet alışkanlıklarımızı yıl boyunca da devam ettirelim. Çocuklarımıza cami adabını da öğreterek ailece camilere ve cemaatle namazlara devam edelim.

Kıymetli Müslümanlar!

Ramazan mektebinde, tuttuğumuz oruçlarla iradelerimizi güçlendirdik, sabırlı olmayı öğrendik. 

Rabbimiz, 

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ 

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”[3]

buyurarak bizleri sabırlı olmaya, namazla ve sabırla Allah’tan yardım istemeye davet etmektedir. Öyleyse Ramazan ayında kuşandığımız sabrı; evimize, okul ve iş hayatımıza, çarşı, pazar ve trafiğe de yansıtmaya özen gösterelim. Kin ve nefretle değil, sağduyu ve aklıselimle hareket edelim. Kalp kırmayalım, gönül incitmeyelim.

Değerli Müminler!

İyilik ayı olan Ramazan’da, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in,

كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ 

“Her iyilik bir sadakadır.”[4] düsturuyla hareket ettik elhamdülillah. Anne babamıza, eşimize ve çocuklarımıza sevgi ve muhabbetimizi göstermek, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmek, yetim ve öksüzlerin gönüllerine dokunmak suretiyle iyilik yolunun yolcusu olmaya çalıştık. Cenâb-ı Hakk’ın rızasını gözeterek zekât ve sadakalarımızı ihtiyaç sahipleriyle buluşturduk. Bunlarla birlikte maddi ve manevi imkânlarımızla başta siyonist işgalcilerin bombardımanlarına maruz kalan Gazzeli kardeşlerimiz olmak üzere yeryüzündeki mazlumların gönüllerinde bir umut, yüzlerinde tebessüm olmaya gayret gösterdik. Onları zalimlerin insafına terk etmeyeceğimizi bir kez daha yineledik. O halde, Ramazan ayında elde ettiğimiz bu güzel hasletleri hayatımızın her anına ve her alanına aktaralım. İyi bir insan olmaya, yeryüzünde iyiliği yaymaya, her daim zalimin karşısında, mazlumun yanında yer almaya devam edelim. İyiliğin dönüştürücü bir gücünün olduğunu, dünyanın ancak iyilerle ve iyilikle dönüşeceğini asla unutmayalım.  

Aziz Müslümanlar!

Hutbemi bitirirken önemli bir hususu hatırlatmak istiyorum. Bugünden itibaren birçoğumuz, başta anne ve babamız, akraba ve dostlarımız olmak üzere sevdiklerimizle birlikte Ramazan Bayramı’nı idrak etmek için yola çıkacağız. Araç sürücülerini ve özellikle son yıllarda hızla artan motosiklet kullanıcısı kardeşlerimizi; sevinç günlerine hüzün gölgesi düşürmemek için trafikte sabırlı, anlayışlı ve dikkatli olmaya; birbirimizin hak ve hukukuna saygı göstermeye davet ediyorum.

hutbe qr kodBu vesileyle önümüzdeki Pazar günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyorum. Başta Gazze olmak üzere zalimlerin zulmü altında inleyen bütün din kardeşlerimizin özgürlüklerine kavuşmalarını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

 



[1] Hicr, 15/99.

[2] Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 27.

[3] Bakara, 2/153.

[4] Buhârî, Edeb, 33.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

14 Mart 2025 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

Diyanet İşleri Başkanlığının 14.03.2025 Tarihli Cuma Hutbesi : İYİLİK KÖPRÜSÜ: ZEKÂT VE FITIR SADAKASI

                   İYİLİK KÖPRÜSÜ: ZEKÂT VE FITIR SADAKASI

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslam, imkânlarımızı ihtiyaç sahipleriyle paylaşmamızı; onları koruyup gözetmemizi emretmiştir. Yardımlaşma ve dayanışma şuuruyla birbirimize kenetlenmemizi istemiştir. İşte bizlere bu bilinci kazandıran ibadetlerden biri de zekâttır. Yüce Rabbimiz, 

Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.”[i] buyurmaktadır.

Aziz Müminler!

İslam’ın beş esasından biri olan zekât; dinen zengin sayılan bir Müslümanın, malının belli bir kısmını yılda bir defa ihtiyaç sahiplerine vermesidir. Zekât; paylaşmanın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın ibadete dönüşmüş halidir. Zekât sayesinde insanlar birbiriyle kaynaşır; sevgi ve saygıya dayalı bir huzur ortamı oluşur. Fakir ile zengin arasında iyilik ve muhabbet köprüleri kurulur. Zekât; mal ve servetin gerçek sahibinin Allah olduğunu bizlere hatırlatır. İyiliklerin çoğalmasına, kötülüklerin azalmasına vesile olur. Cimrilikten ve dünyaya aşırı bağlanmaktan bizleri korur. Bedenimizi, ruhumuzu ve malımızı maddi ve manevi hastalıklardan arındırır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s),

“Zekât vererek mallarınızı korumaya alın. Sadaka vererek de hastalarınız için Allah’tan şifa isteyin.”[ii] buyurmaktadır. 

Kıymetli Müslümanlar!

Paylaşma ve dayanışma bilincimizi güçlendiren bir diğer ibadet ise fıtır sadakasıdır. Fitre olarak bildiğimiz bu ibadet, Ramazana erişmenin, bayrama kavuşmanın şükrüdür. Dinen zengin sayılan her Müslüman, kendisinin ve bakmakla yükümlü olduklarının fitrelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakla sorumludur. Fitre, bayramdan önce verilebilir; hatta bu daha faziletlidir. Zira fitre, kardeşlerimizin bayram sevincine ortak olmalarına katkı sağlamaktadır.

Değerli Müminler!

hutbe qr kodYüce Rabbimiz, 

وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ 

“Zenginlerin mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.”[iii] buyurmaktadır. Dinimize göre, zekât vermek kişilerin insafına veya tercihine bırakılmamıştır. Dolayısıyla Müslüman; başa kakmadan, rencide etmeden ve gönül incitmeden zekâtını muhtaçlara ulaştırmalıdır.

İslam’a göre, zekât ve fitre, nakdi ve ayni olarak verilebilir. Esas olan nakdi vermektir. Ancak ayni olarak verilecekse, kaliteli, temiz ve ihtiyaç sahibinin derdine derman olacak yiyecek, içecek ve giyeceklerden olmalıdır. 

Yüce Rabbimiz,

“Size verilse, gönlünüzün razı olmayacağı kötü bir malı, hayır diye bir başkasına vermeye kalkışmayın.”[iv] buyurarak konuya dikkatlerimizi çekmektedir. Ayrıca Gazze’de masumları katledenlerin, onları destekley

enlerin ürünlerini zekât ve sadaka olarak dağıtmak veya dağıtılmasına sebebiyet vermekten sakınılmalıdır.

İslam’a göre, zekât ve sadakada temlik esastır; yani onların bizzat fakirin eline ulaştırılması gerekmektedir. Bu itibarla, zekât ve sadakalarımızı vermeye ihtiyaç sahibi akrabalarımızdan ve komşularımızdan başlamalı, köyümüzde, ilçemizde ve şehrimizde bulunan muhtaçları da gözetmeliyiz. Bununla birlikte bulunduğu yerde zekât ve fitrelerini verme imkânı bulamayanlar, yurt içi ve yurt dışındaki muhtaçlara yardım etmek isteyenler, vekâlet yoluyla zekât ve fitrelerini verebilirler. Ancak o zaman da zekât ve sadakaların gerçek sahiplerine ulaşıp ulaşmadığının takibi mutlaka yapılmalıdır.

Aziz Müslümanlar!

Kuruluşunun ellinci yılını kutladığımız Türkiye Diyanet Vakfımız, son yüzyılın en önemli iyilik hareketlerinden biridir. Bu yıldan itibaren her yıl, 13-20 Mart tarihleri arası “İyilik Haftası” olarak kutlanacaktır. Haftamızın; iyiliğin yeryüzünde hâkim kılınmasına vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. İbadet ve emanet bilinciyle hareket eden bütün hayır kurumları gibi Türkiye Diyanet Vakfımız da zekât ve sadakalarını vekâlet yoluyla vermek isteyenlerin hizmetindedir. 

Bu yıl da “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” şiarıyla hayırsever milletimizin emanet ettiği zekât ve sadakaları; hesabı verilebilir, açık ve şeffaf bir şekilde ihtiyaç sahibi kardeşlerimize güvenle ulaştıracağız inşallah. Sizler de, din görevlilerimiz, il ve ilçe müftülüklerimiz aracılığıyla, ayrıca vakfımızın internet sitesi üzerinden bu iyilik seferberliğine katkıda bulunabilirsiniz.

Kıymetli Müminler!

Önümüzdeki Salı günü Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü bir kez daha idrak edeceğiz inşallah. Çanakkale; din, devlet, vatan ve millet aşkıyla yanıp tutuşan kahraman ecdadımızın istiklal ve istikbal mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğinin en büyük nişanelerinden biridir. Bize düşen ise bu şanlı mücadelenin ruhunu canlı tutmak ve gelecek nesillerimize aktarmaktır. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize, ebedi âleme irtihal eden gazilerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Cenâb-ı Hak, her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin.



[i] Bakara, 2/110.

[ii] Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, X, 128.

[iii] Zâriyât, 51/19.

[iv] Bakara, 2/267.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

10 Mart 2025 Pazartesi

8 Mart 2025 Cumartesi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

             Bir güne değil her güne damgasını vuran kadınlarımız


8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanır. Yılın bir gününü  kadınlar günü kabul ederek  diğer günlerde kadınları  umursamamak   doğru olmaz . Kadınlar her gün için değerlidir,önemlidir.
Dinimizde kadınlara çok önem verilmiştir.
 İslam öncesi cahiliye devrinde kız çocuklarına ve kadınlara önem verilmezdi. Bir kadın erkek çocuk doğurduktan sonra ailenin bir üyesi olarak kabul edilirdi.
Yeni doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. Bir kimsenin kız çocuğu  dünyaya geldiği zaman   utanır ve toplumun içine giremezdi.
Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara ve kız çocuklarına değer vermiştir. Kız çocuklarının diri diri öldürüldüğü  o dönemde peygamberimiz yeni doğan kız  ve erkek çocukları için akika kurbanı kesilmesini  öneriyor.  Allah’ın güzel bir nimeti olan kız veye erkek çocuğu için akika kurbanı  Allah’a şükür olarak kesiliyor. Böylece kız çocuğuna ve kadına önem veriliyordu.
İslam öncesi cahiliye dönemi adetlerinden Kur’an’da şöyle bahsedilir:
“Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur” (İsra suresi,31. Ayet)
Kız evladı dünyaya gelen bir babanın cahiliye dönemindeki durumunu  Yüce Allah şöyle dile getiriyor:”

“Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir! Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!” (Nahl suresi,58.59.ayetler)





Dinimizde kadına ve erkeğe değer verilmiştir. Kur’an’ı  Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:
“…Onlar (kadınlar) sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz…” (Bakar suresi,187)
Hz.Muhammed(s.a.v) kız evladının değerini şu sözüyle ortaya koyarak,dinimizin kadınlara verdiği önemi göstermektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“ Kim iki kız çocuğu, erginliğe erişinceye kadar,besleyip büyütürse kıyamet gününde (iki parmağını bitiştirip işaret ederek)şöylece beraber oluruz.” (Müslim.c.4 s.2028)
Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara  değer vermiş ve onlara iyi davranılmasını istemiştir. Şöyle buyurmuştur: ” Dikkat! Kadınlara hayırlı olmanızı (birbirinize) tavsiye ediniz.” (Müslim.rade,11.)
“ Kadınlar hususunda Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’tan emanet olarak aldınız.” (Ebu Davud,Menâsik,84)
“Mü’minlerin iman bakımından en  kâmili, ahlakça en güzel olanlarıdır ve sizin en hayırlınız kadınlarınıza hayırlı olanlarınızdır.” (İbni Mace,nikah,50.)
Peygamberimiz erkeklerin kadınlar üzerinde,kadınların erkekler üzerinde hakları  vardır. Bu haklara riayet etmeliyiz.
 Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Dikkat! Kadınların üzerinde sizin hakkınız, sizin üzerinizde kadınlarınızın hakkı vardır…”
(İbni Mace,nikah,3.)

Ne mutlu, her gün kadınlara değer verenlere…



Efkan VURAL

 


7 Mart 2025 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur: 

                       إِنَّ اللّٰهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ

             “Allah, her işte iyiliği emretmiştir.”

                                   Tirmizî, Diyât, 14.

Diyanet İşleri Başkanlığının 07.03.2025 Tarihli Cuma Hutbesi : İYİLİK AYI RAMAZAN

                                       İYİLİK AYI RAMAZAN

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) Medine’ye hicret ettikten sonra birçok insan İslam’ı öğrenmek için bu münevver şehre gelmeye başladı. Bunlardan birisi de gencecik yaşta İslam’la şereflenen Hz. Nevvâs idi. Nevvâs (r.a), bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e iyilik ve kötülüğün ne olduğunu sordu. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ona şu hikmetli cevabı verdi:

“İyilik, güzel ahlaktır; kötülük ise, vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[1]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’a göre iyilik, şekle indirgenebilecek, gösterişe dönüştürülebilecek bir söz, tutum ve davranış değildir. İyilik; hayatımızın gayesi, imanımızın ve kulluğumuzun gereğidir. En büyük kazancımız, en değerli mirasımızdır. Ahlakın zirvesi, toplumsal barışın en güçlü bağıdır.

Yüce Rabbimiz, Bakara sûresi yüz yetmiş yedinci ayette gerçek iyiliği şöyle anlatmaktadır: İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman etmektir. Dünya malına olan aşırı sevgiye rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, ihtiyacından dolayı isteyenlere ve kölelere vermektir. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla ödemektir. Sözleşme yaptığında sözüne sadakatle bağlı kalmaktır. Darlıkta, hastalıkta ve cihadın en şiddetli olduğu zamanlarda sabır göstermektir.[2]

Kıymetli Müslümanlar!

hutbe qr kodHer zaman, her yerde ve her birimizin; elimiz, dilimiz, malımız, ilmimiz, mesleğimiz ve tecrübemizle yapabileceğimiz bir iyilik mutlaka vardır. Bazen iyilik; hürmetkâr bir evlat, vefakâr bir eş, merhametli bir anne baba, güler yüz ve tatlı dilli bir insan olabilmektir. Bazen de iyilik; büyük küçük demeden herkese selam vermektir. Hatır sormaktır. Bir çocuğa sevgi, bir yaşlıya saygı göstermektir. Bir canlıya merhamet etmektir. Elimizle ve dilimizle kimseyi incitmemektir. 

Değerli Müminler!

Maalesef, iyiliğin örselendiği, kötülüğün ise yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bir çağda yaşıyoruz. İyilikten nasibini alamayanlar yüzünden dünyamızda savaş, öfke, kin, nefret ve şiddet günden güne artıyor. Kötülükten beslenen zalimler, başta Gazze olmak üzere İslam beldelerinde masumları katletmeye devam ediyorlar. Kardeşlerimizin en temel ihtiyaçlarını dahi temin etmelerine engel oluyorlar.

 Bize düşen ise, 

 وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ 

“İyilik ve takvada yardımlaşın.”[3] ayet-i kerimesinin gereğince iyiliklerimizi artırmak, mazlumları zalimlerin insafına terk etmemektir. Zalimlere destek olanların ürünlerini sofralarımızdan, evlerimizden, işyerlerimizden, hâsılı hayatımızdan çıkarmaktır.

Aziz Müslümanlar!

İyiliğin dönüştürücü bir gücü vardır.

 Yüce Rabbimiz, 

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü iyilikle önle. O zaman göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse samimi bir dost oluvermiş!”[4] buyurmaktadır.

 Öyleyse, Ramazan ayını vesile kılarak aramızdaki kırgınlıkları, küskünlükleri sonlandıralım. Bağışlayıcı ve affedici olalım. Kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize zarar veren kin, nefret ve hasedi hayatımızdan söküp atalım. Yüreğimizi kardeşimize, kapımızı komşumuza açalım, bu Ramazan ve her zaman.

Allah Resûlü (s.a.s), 

إِنَّ اللّٰهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ 

“Allah, her işte iyiliği emretmiştir.”[5] buyurmaktadır.

O halde, iyiliğe ailemizden başlayalım. Yuvalarımızı iyilikle bereketlendirelim. Çocuklarımızın gönüllerine iyilik tohumları ekelim. Günaha dalmış, kötülüğe bulaşmış, hayattan umudunu kesmiş kardeşlerimize iyilik elimizi uzatalım. İyilik yapalım ki hayatımız güzelleşsin. İyilik yapalım ki dünyamız değişsin. Sermayemiz iyilik, mükâfatımız cennet olsun, bu Ramazan ve her zaman.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum:

“Allah’ım! Hayatımı benim için her türlü iyiliği artırma vesilesi kıl. Ölümü de benim için her türlü kötülükten kurtuluş sebebi eyle!”[6]

 



[1] Müslim, Birr, 15.

[2] Bakara, 2/177.

[3] Mâide, 5/2.

[4] Fussilet, 41/34.

[5] Tirmizî, Diyât, 14.

[6] Müslim, Zikir, 71.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü