Efkan Vural'ın Yazıları
31 Mart 2025 Pazartesi
Diyanet İşleri Başkanlığının 30/03/ 2025 Tarihli Ramazan Bayramı Hutbesi : Ramazan Bayramı Sevinç ve Kardeşlik Günlerl
RAMAZAN
BAYRAMI: SEVİNÇ VE KARDEŞLİK GÜNLERİ
Muhterem
Müslümanlar!
Evveli rahmet, ortası
mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı şerifi idrak
ederek bayram sabahına kavuştuk elhamdülillah. Bizleri, Ramazan Bayramı’na
ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun. İslam’ın şeâiri olan
bayramların kıymetini öğreten Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.s)’e, ehl-i beytine ve ashabına salat ve selam olsun. Ramazan Bayramımız
mübarek olsun.
Aziz Müminler!
Bugün bayramdır. Neşe, sevinç ve mutluluk günüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in,
“Birbirinize haset
etmeyin. Birbirinize sırtınızı dönmeyin. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin.
Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”[i] uyarısına kulak
vererek, gönlümüzü
birbirimize samimiyetle açma, ayrılık ve gayrılığı kalbimizden söküp atma
günüdür.
Bugün bayramdır. Bayramlar, yüce dinimiz
İslam’ı, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in güzel ahlakını, Kur’an ve sünnetten
beslenen örf ve kültürümüzü nesillerimize aktarma günüdür. Bizi biz yapan, bizi
millet kılan milli ve manevi değerlerimizi yaşama ve yaşatma günüdür.
Kıymetli Müslümanlar!
Bugün bayramdır. Bayramlar, anne ve
babamızdan, akraba ve dostlarımızdan, ihtiyaç
sahibi kardeşlerimizden uzaklaştığımız günler değildir. Bilakis bayramlar;
varlık sebebimiz olan anne babamızın varsa ihtiyaçlarını giderme, ellerini öpüp hayır dualarını alma
günleridir. Hayatın yükünü birlikte omuzladığımız eşimize tatlı dil ve güler
yüzümüzü; göz nuru evlatlarımıza ilgi ve şefkatimizi sunma günleridir. Allah Resûlü (s.a.s)’in,
“Ey
insanlar! Selâmı aranızda yayın, yemek yedirin, akrabalık bağlarınızı gözetin,
insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz.”[ii] müjdesine nail olmak için sıla-i rahme tutunduğumuz, akraba ve komşularımızı ziyaret
edip hatırlarını
sorduğumuz huzur ve mutluluk günleridir.
Muhtaçların, hasta ve yaşlıların kapısını çaldığımız, yetim ve öksüzlerin
başlarını okşadığımız, ihtiyaçlarını giderdiğimiz, bayramın coşkusunu onların
da yüreklerinde yaşattığımız yardımlaşma ve paylaşma günleridir. Aziz
şehitlerimizin, ahirete göç eden kahraman gazilerimizin ve ebediyete irtihal
eden geçmişlerimizin kabirlerini ziyaret ettiğimiz, onları
hayırla yâd ettiğimiz rahmet ve dua günleridir.
Değerli Müminler!
Bugün bayramdır. Yüce Rabbimizin,
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”[iii] emri gereğince yüreklerimizi ağırlaştıran dargınlıkları ve küskünlükleri bir kenara bıraktığımız; el ele, gönül gönüle verdiğimiz muhabbet günüdür.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in,
“Müminler, birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkatte, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”[iv] hadisi gereğince birbirimize karşı şefkat ve merhamet gösterdiğimiz hoşgörü ve dayanışma günüdür.
Cenâb-ı Hakk’ın
وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا
فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ ر۪يحُكُمْ “Allah’a ve Resûlüne
itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz, gücünüz elden gider…”[v] emrine uyarak, birbirimize tutunduğumuz, birbirimizin
hak ve hukukunu gözettiğimiz kardeşlik günüdür.
Aziz Müslümanlar!
Bu mübarek bayram sabahının sevinç ve huzuru yüreklerimizi doldururken; maalesef, Gazze’de kardeşlerimiz, bayramın neşe ve coşkusundan çok uzaklar. Zalim siyonistler; kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden masum insanları katletmeye devam ediyorlar. Kardeşlerimize hiçbir şekilde hayat hakkı tanımıyorlar. Onların en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamalarına, bir lokma ekmeğe, bir yudum suya ulaşmalarına engel oluyorlar. Şu husus asla unutulmamalıdır ki, zulüm ebedi değildir. Zalimler mutlaka mağlup olacaklardır.
وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْـكَافِرُونَ
“Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[vi]
Kardeşlerimizin sevinç, huzur ve güven içinde bayram yapacağı günler
gelecektir. Bize düşen, kardeşlerimize verdiğimiz maddi ve manevi her türlü
desteğimizi devam ettirmektir. Yüreğimiz
yanıyor ve gönül dilimiz şöyle feryat ediyor:
Ey Müslümanlar!
Gazze’de bir toplum yok ediliyor. Güçlerimizi
birleştirip zalimlerin zulmüne son vermek için daha ne kadar bekleyeceğiz?
Ey İnsanlar!
Gazze’de insanlık ölüyor. İnsanlığımızı
kurtarmak için daha ne kadar çocuğun, kadının, masumun katledilmesi gerekiyor?
Bu
bayram sabahında gönülden yapacağımız dualarımızın ve dilimizden dökülen
âminlerimizin; ümmet bilincimizin ve din kardeşliğimizin güçlenmesine, Gazze’de
akan kanın ve gözyaşının dinmesine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz
ediyorum. Başta aziz milletimiz olmak üzere bütün İslam âleminin Ramazan
Bayramı’nı tebrik ediyorum.
[i] Buhârî, Edeb, 57.
[ii] Tirmizî,
Sıfatü’l-kıyâme, 42.
[iii] Hucurât, 49/10.
[iv] Müslim, Birr, 66.
[v] Enfâl, 8/46.
[vi] Saff, 61/8.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Diyanet İşleri Başkanlığının 28 /03/ 2025 Tarihli Cuma Hutbesi : Ramazan'a Veda Ederken.
RAMAZAN’A VEDA EDERKEN
Muhterem Müslümanlar!
Ömrümüzden bir Ramazan-ı şerif daha geçmek üzere. Bu
akşam kılacağımız son teravih namazımız ve yarın tutacağımız son orucumuzla bu
kutlu mevsimi uğurlayacağız inşallah. Cenâb-ı Hak, bizleri; Kur’an’la hayat
bulan, namazla kötülüklerden korunan, oruçla takvaya eren, zekât, sadaka ve
fitrelerle malını ve nefsini temizleyen bahtiyar kullarından eylesin.
Aziz Müminler!
Ramazan, Allah’ın razı olduğu bir hayatın nasıl olması gerektiğini
öğretmek için bizleri her yıl eğitime alan bir mekteptir. Bu güzide
mektepte bir ay boyunca, iyi bir insan, samimi bir Müslüman olmayı öğrenmeye
çalıştık. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i okuduk. Onun mesajlarını anlamaya
ve yaşamaya gayret ettik. Ramazan’dan sonra da her alanda Kur’an-ı Kerim ile
kurduğumuz bu güçlü bağı koruyalım. Hayatımıza onun bereketini taşımaya devam
edelim.
Ramazan, bizleri bir ay boyunca camilerimizde ailece bir araya getirdi. Beş vakit namazımızın yanında eda ettiğimiz teravihlerde huşû içinde omuz omuza Rabbimizin divanına durduk. Dualarla, salavatlarla kalplerimizi sükûnete erdirdik. Ancak kulluğumuz, sadece bir güne ya da bir aya mahsus değildir.
Yüce Rabbimiz,
“Ölüm sana ulaşıncaya kadar Rabbine ibadet et.”[1] buyurarak, bizleri ömür boyu kulluğa davet etmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise,
“Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.”[2]
buyurarak, ibadetlerimizi hayatın her anına aktarmamız gerektiğini
hatırlatmaktadır. O halde, Ramazan’da kazandığımız ibadet alışkanlıklarımızı
yıl boyunca da devam ettirelim. Çocuklarımıza cami adabını da öğreterek ailece camilere
ve cemaatle namazlara devam edelim.
Kıymetli Müslümanlar!
Ramazan mektebinde, tuttuğumuz oruçlarla iradelerimizi güçlendirdik, sabırlı olmayı öğrendik.
Rabbimiz,
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ
“Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”[3]
buyurarak
bizleri sabırlı olmaya, namazla ve sabırla Allah’tan yardım istemeye davet
etmektedir. Öyleyse Ramazan ayında kuşandığımız sabrı; evimize, okul ve iş
hayatımıza, çarşı, pazar ve trafiğe de yansıtmaya özen gösterelim. Kin ve
nefretle değil, sağduyu ve aklıselimle hareket
edelim. Kalp kırmayalım, gönül incitmeyelim.
Değerli Müminler!
İyilik ayı olan Ramazan’da, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in,
كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ
“Her iyilik bir sadakadır.”[4] düsturuyla
hareket ettik elhamdülillah. Anne babamıza, eşimize ve çocuklarımıza sevgi ve
muhabbetimizi göstermek, akraba ve komşularımızın haklarını gözetmek, yetim ve
öksüzlerin gönüllerine dokunmak suretiyle iyilik yolunun yolcusu olmaya
çalıştık. Cenâb-ı Hakk’ın rızasını gözeterek zekât
ve sadakalarımızı ihtiyaç sahipleriyle buluşturduk. Bunlarla birlikte maddi ve manevi imkânlarımızla başta siyonist işgalcilerin bombardımanlarına maruz
kalan Gazzeli kardeşlerimiz olmak üzere yeryüzündeki mazlumların gönüllerinde
bir umut, yüzlerinde tebessüm olmaya gayret gösterdik. Onları zalimlerin
insafına terk etmeyeceğimizi bir kez daha yineledik. O halde, Ramazan ayında
elde ettiğimiz bu güzel hasletleri hayatımızın her anına ve her alanına
aktaralım. İyi bir insan olmaya, yeryüzünde iyiliği yaymaya, her daim zalimin
karşısında, mazlumun yanında yer almaya devam edelim. İyiliğin dönüştürücü bir
gücünün olduğunu, dünyanın ancak iyilerle ve iyilikle dönüşeceğini asla
unutmayalım.
Aziz
Müslümanlar!
Hutbemi bitirirken önemli bir hususu hatırlatmak
istiyorum. Bugünden itibaren birçoğumuz, başta anne ve babamız, akraba ve
dostlarımız olmak üzere sevdiklerimizle birlikte Ramazan Bayramı’nı idrak etmek
için yola çıkacağız. Araç sürücülerini ve özellikle son yıllarda hızla artan
motosiklet kullanıcısı kardeşlerimizi; sevinç günlerine hüzün gölgesi
düşürmemek için trafikte sabırlı, anlayışlı ve dikkatli olmaya; birbirimizin
hak ve hukukuna saygı göstermeye davet ediyorum.
Bu
vesileyle önümüzdeki Pazar günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı’nı şimdiden
tebrik ediyorum. Başta Gazze olmak üzere zalimlerin zulmü altında inleyen bütün
din kardeşlerimizin özgürlüklerine kavuşmalarını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
24 Mart 2025 Pazartesi
21 Mart 2025 Cuma
18 Mart 2025 Salı
14 Mart 2025 Cuma
Diyanet İşleri Başkanlığının 14.03.2025 Tarihli Cuma Hutbesi : İYİLİK KÖPRÜSÜ: ZEKÂT VE FITIR SADAKASI
İYİLİK KÖPRÜSÜ: ZEKÂT VE FITIR SADAKASI
Muhterem
Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslam, imkânlarımızı ihtiyaç sahipleriyle paylaşmamızı; onları koruyup gözetmemizi emretmiştir. Yardımlaşma ve dayanışma şuuruyla birbirimize kenetlenmemizi istemiştir. İşte bizlere bu bilinci kazandıran ibadetlerden biri de zekâttır. Yüce Rabbimiz,
“Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız
Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.”[i] buyurmaktadır.
Aziz
Müminler!
İslam’ın beş esasından biri olan zekât; dinen zengin sayılan bir Müslümanın, malının belli bir kısmını yılda bir defa ihtiyaç sahiplerine vermesidir. Zekât; paylaşmanın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın ibadete dönüşmüş halidir. Zekât sayesinde insanlar birbiriyle kaynaşır; sevgi ve saygıya dayalı bir huzur ortamı oluşur. Fakir ile zengin arasında iyilik ve muhabbet köprüleri kurulur. Zekât; mal ve servetin gerçek sahibinin Allah olduğunu bizlere hatırlatır. İyiliklerin çoğalmasına, kötülüklerin azalmasına vesile olur. Cimrilikten ve dünyaya aşırı bağlanmaktan bizleri korur. Bedenimizi, ruhumuzu ve malımızı maddi ve manevi hastalıklardan arındırır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s),
“Zekât vererek mallarınızı
korumaya alın. Sadaka vererek de hastalarınız için Allah’tan şifa isteyin.”[ii] buyurmaktadır.
Kıymetli
Müslümanlar!
Paylaşma
ve dayanışma bilincimizi güçlendiren bir diğer ibadet ise fıtır sadakasıdır.
Fitre olarak bildiğimiz bu ibadet, Ramazana erişmenin, bayrama kavuşmanın
şükrüdür. Dinen zengin sayılan her Müslüman, kendisinin ve bakmakla yükümlü
olduklarının fitrelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakla
sorumludur. Fitre, bayramdan önce verilebilir; hatta bu daha
faziletlidir. Zira fitre,
kardeşlerimizin bayram sevincine ortak olmalarına katkı sağlamaktadır.
Değerli Müminler!
Yüce Rabbimiz,
وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ
“Zenginlerin
mallarında, muhtaç ve yoksulların da hakkı vardır.”[iii] buyurmaktadır. Dinimize göre, zekât vermek kişilerin
insafına veya tercihine bırakılmamıştır. Dolayısıyla Müslüman; başa kakmadan,
rencide etmeden ve gönül incitmeden zekâtını muhtaçlara ulaştırmalıdır.
İslam’a göre, zekât ve fitre, nakdi ve ayni olarak verilebilir. Esas olan nakdi vermektir. Ancak ayni olarak verilecekse, kaliteli, temiz ve ihtiyaç sahibinin derdine derman olacak yiyecek, içecek ve giyeceklerden olmalıdır.
Yüce Rabbimiz,
“Size verilse, gönlünüzün razı olmayacağı kötü bir malı, hayır diye bir başkasına vermeye kalkışmayın.”[iv] buyurarak konuya dikkatlerimizi çekmektedir. Ayrıca Gazze’de masumları katledenlerin, onları destekley
enlerin ürünlerini zekât ve
sadaka olarak dağıtmak veya dağıtılmasına sebebiyet vermekten sakınılmalıdır.
İslam’a göre, zekât ve sadakada temlik
esastır; yani onların bizzat fakirin eline ulaştırılması gerekmektedir. Bu
itibarla, zekât ve sadakalarımızı vermeye ihtiyaç sahibi akrabalarımızdan ve
komşularımızdan başlamalı, köyümüzde, ilçemizde ve şehrimizde bulunan
muhtaçları da gözetmeliyiz. Bununla birlikte bulunduğu yerde zekât ve
fitrelerini verme imkânı bulamayanlar, yurt içi ve yurt dışındaki muhtaçlara
yardım etmek isteyenler, vekâlet yoluyla zekât ve fitrelerini verebilirler.
Ancak o zaman da zekât ve sadakaların gerçek sahiplerine ulaşıp ulaşmadığının takibi
mutlaka yapılmalıdır.
Aziz
Müslümanlar!
Kuruluşunun ellinci yılını kutladığımız Türkiye Diyanet Vakfımız, son yüzyılın en önemli iyilik hareketlerinden biridir. Bu yıldan itibaren her yıl, 13-20 Mart tarihleri arası “İyilik Haftası” olarak kutlanacaktır. Haftamızın; iyiliğin yeryüzünde hâkim kılınmasına vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. İbadet ve emanet bilinciyle hareket eden bütün hayır kurumları gibi Türkiye Diyanet Vakfımız da zekât ve sadakalarını vekâlet yoluyla vermek isteyenlerin hizmetindedir.
Bu yıl da “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” şiarıyla hayırsever
milletimizin emanet ettiği zekât ve sadakaları; hesabı verilebilir, açık ve
şeffaf bir şekilde ihtiyaç sahibi kardeşlerimize güvenle ulaştıracağız
inşallah. Sizler de, din görevlilerimiz, il ve ilçe müftülüklerimiz
aracılığıyla, ayrıca vakfımızın internet sitesi üzerinden bu iyilik
seferberliğine katkıda bulunabilirsiniz.
Kıymetli Müminler!
Önümüzdeki Salı günü Çanakkale
Zaferi’nin yıl dönümünü bir kez daha idrak edeceğiz inşallah. Çanakkale; din,
devlet, vatan ve millet aşkıyla yanıp tutuşan kahraman ecdadımızın istiklal ve
istikbal mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğinin en büyük nişanelerinden biridir.
Bize düşen ise bu şanlı mücadelenin ruhunu canlı tutmak ve gelecek
nesillerimize aktarmaktır. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize,
ebedi âleme irtihal eden gazilerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Cenâb-ı
Hak, her daim devletimizi payidar, aziz milletimizi bahtiyar eylesin.
10 Mart 2025 Pazartesi
8 Mart 2025 Cumartesi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Bir güne değil her güne damgasını vuran kadınlarımız
8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanır. Yılın bir gününü kadınlar günü kabul ederek diğer günlerde kadınları umursamamak doğru olmaz . Kadınlar her gün için değerlidir,önemlidir.
Dinimizde kadınlara çok önem verilmiştir. İslam öncesi cahiliye devrinde kız çocuklarına ve kadınlara önem verilmezdi. Bir kadın erkek çocuk doğurduktan sonra ailenin bir üyesi olarak kabul edilirdi. Yeni doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. Bir kimsenin kız çocuğu dünyaya geldiği zaman utanır ve toplumun içine giremezdi. Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara ve kız çocuklarına değer vermiştir. Kız çocuklarının diri diri öldürüldüğü o dönemde peygamberimiz yeni doğan kız ve erkek çocukları için akika kurbanı kesilmesini öneriyor. Allah’ın güzel bir nimeti olan kız veye erkek çocuğu için akika kurbanı Allah’a şükür olarak kesiliyor. Böylece kız çocuğuna ve kadına önem veriliyordu. İslam öncesi cahiliye dönemi adetlerinden Kur’an’da şöyle bahsedilir: “Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur” (İsra suresi,31. Ayet) Kız evladı dünyaya gelen bir babanın cahiliye dönemindeki durumunu Yüce Allah şöyle dile getiriyor:”
“Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir! Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!” (Nahl suresi,58.59.ayetler)
Dinimizde kadına ve erkeğe değer verilmiştir. Kur’an’ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur: “…Onlar (kadınlar) sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz…” (Bakar suresi,187) Hz.Muhammed(s.a.v) kız evladının değerini şu sözüyle ortaya koyarak,dinimizin kadınlara verdiği önemi göstermektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “ Kim iki kız çocuğu, erginliğe erişinceye kadar,besleyip büyütürse kıyamet gününde (iki parmağını bitiştirip işaret ederek)şöylece beraber oluruz.” (Müslim.c.4 s.2028) Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara değer vermiş ve onlara iyi davranılmasını istemiştir. Şöyle buyurmuştur: ” Dikkat! Kadınlara hayırlı olmanızı (birbirinize) tavsiye ediniz.” (Müslim.rade,11.) “ Kadınlar hususunda Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’tan emanet olarak aldınız.” (Ebu Davud,Menâsik,84) “Mü’minlerin iman bakımından en kâmili, ahlakça en güzel olanlarıdır ve sizin en hayırlınız kadınlarınıza hayırlı olanlarınızdır.” (İbni Mace,nikah,50.) Peygamberimiz erkeklerin kadınlar üzerinde,kadınların erkekler üzerinde hakları vardır. Bu haklara riayet etmeliyiz. Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur: “Dikkat! Kadınların üzerinde sizin hakkınız, sizin üzerinizde kadınlarınızın hakkı vardır…” (İbni Mace,nikah,3.)
Ne mutlu, her gün kadınlara değer verenlere…
Efkan VURAL
8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanır. Yılın bir gününü kadınlar günü kabul ederek diğer günlerde kadınları umursamamak doğru olmaz . Kadınlar her gün için değerlidir,önemlidir.
7 Mart 2025 Cuma
HAFTANIN HADİSİ
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:
إِنَّ اللّٰهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ
“Allah, her işte iyiliği emretmiştir.”
Tirmizî, Diyât, 14.
Diyanet İşleri Başkanlığının 07.03.2025 Tarihli Cuma Hutbesi : İYİLİK AYI RAMAZAN
İYİLİK AYI RAMAZAN
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) Medine’ye hicret ettikten sonra birçok insan İslam’ı öğrenmek için bu münevver şehre gelmeye başladı. Bunlardan birisi de gencecik yaşta İslam’la şereflenen Hz. Nevvâs idi. Nevvâs (r.a), bir gün Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e iyilik ve kötülüğün ne olduğunu sordu. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) ona şu hikmetli cevabı verdi:
“İyilik, güzel ahlaktır; kötülük ise,
vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[1]
Aziz
Müminler!
Yüce dinimiz İslam’a göre iyilik, şekle indirgenebilecek, gösterişe dönüştürülebilecek bir
söz, tutum ve davranış değildir. İyilik; hayatımızın gayesi, imanımızın ve
kulluğumuzun gereğidir. En büyük kazancımız,
en değerli mirasımızdır. Ahlakın zirvesi, toplumsal barışın en güçlü
bağıdır.
Yüce Rabbimiz, Bakara sûresi yüz yetmiş yedinci
ayette gerçek iyiliği şöyle anlatmaktadır: İyilik; Allah’a, ahiret gününe,
meleklere, kitaba ve peygamberlere iman etmektir. Dünya malına
olan aşırı sevgiye rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
ihtiyacından dolayı isteyenlere ve kölelere vermektir. Namazı dosdoğru kılmak,
zekâtı hakkıyla ödemektir. Sözleşme yaptığında sözüne sadakatle bağlı
kalmaktır. Darlıkta, hastalıkta ve cihadın en şiddetli olduğu zamanlarda sabır
göstermektir.[2]
Kıymetli Müslümanlar!
Her
zaman, her yerde ve her birimizin; elimiz, dilimiz, malımız, ilmimiz, mesleğimiz ve tecrübemizle
yapabileceğimiz bir iyilik mutlaka vardır.
Bazen iyilik; hürmetkâr bir evlat, vefakâr bir eş, merhametli bir anne baba, güler
yüz ve tatlı dilli bir insan olabilmektir. Bazen de iyilik; büyük küçük demeden
herkese selam vermektir. Hatır sormaktır. Bir
çocuğa sevgi, bir yaşlıya saygı göstermektir. Bir canlıya merhamet etmektir. Elimizle ve dilimizle kimseyi incitmemektir.
Değerli Müminler!
Maalesef, iyiliğin örselendiği, kötülüğün ise yaygınlaştırılmaya çalışıldığı bir çağda yaşıyoruz. İyilikten nasibini alamayanlar yüzünden dünyamızda savaş, öfke, kin, nefret ve şiddet günden güne artıyor. Kötülükten beslenen zalimler, başta Gazze olmak üzere İslam beldelerinde masumları katletmeye devam ediyorlar. Kardeşlerimizin en temel ihtiyaçlarını dahi temin etmelerine engel oluyorlar.
Bize düşen ise,
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ
“İyilik ve takvada
yardımlaşın.”[3] ayet-i kerimesinin gereğince
iyiliklerimizi artırmak, mazlumları zalimlerin
insafına terk etmemektir. Zalimlere destek olanların ürünlerini
sofralarımızdan, evlerimizden, işyerlerimizden, hâsılı hayatımızdan çıkarmaktır.
Aziz
Müslümanlar!
İyiliğin dönüştürücü bir gücü vardır.
Yüce Rabbimiz,
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü iyilikle önle. O zaman göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse samimi bir dost oluvermiş!”[4] buyurmaktadır.
Öyleyse,
Ramazan ayını vesile kılarak aramızdaki kırgınlıkları, küskünlükleri
sonlandıralım. Bağışlayıcı ve affedici olalım. Kardeşliğimize, birlik ve
beraberliğimize zarar veren kin, nefret ve hasedi hayatımızdan söküp atalım.
Yüreğimizi kardeşimize, kapımızı komşumuza açalım, bu Ramazan ve her zaman.
Allah Resûlü (s.a.s),
إِنَّ اللّٰهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ
“Allah, her işte iyiliği emretmiştir.”[5] buyurmaktadır.
O halde, iyiliğe ailemizden başlayalım. Yuvalarımızı
iyilikle bereketlendirelim. Çocuklarımızın
gönüllerine iyilik tohumları ekelim. Günaha dalmış, kötülüğe bulaşmış,
hayattan umudunu kesmiş kardeşlerimize iyilik elimizi uzatalım. İyilik yapalım
ki hayatımız güzelleşsin. İyilik yapalım ki dünyamız değişsin. Sermayemiz
iyilik, mükâfatımız cennet olsun, bu Ramazan ve her zaman.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum:
“Allah’ım! Hayatımı
benim için her türlü iyiliği artırma vesilesi kıl. Ölümü de benim için her
türlü kötülükten kurtuluş sebebi eyle!”[6]