Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-7
Allah’ın
İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-3
Allah’ın doksan dokuz
ismini açıklamaya devam
ediyoruz.
Allah’ın isimlerinden biri de el-Mütekebbir’dir.
Allah’ın büyük ve ulu
olmasıdır.
Sonsuz büyüklük ve azamet
sahibi, Büyüklükte eşi olmayan, her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren,
büyüklüğün kemâlinde olan, her şeyden yüce, her işte ve hadisede, aklın ve
vehmin anlayış ve kabiliyetinin çok üstünde olan azâmet ve yüceliğini gösteren
demektir.
Mütekebbir,esma-i
hüsna’dan biri olarak Allah’ın zatının ve sıfatlarının mahiyeti bilinmeyecek
kadar ulu, anlamına gelir.
O, her açıdan büyüklük
sahibidir! Öyle ki mutlak iyilik, ihsan ve mağfiret sahibi olan Allah"a
kimse ihsanda bulunamaz. Çünkü O, ihsanı elinde tutandır. Mülkünün üzerindeki
tasarrufuna hiç kimsenin müdahale edemediği en büyük kudret sahibidir. Azamet
ve yüceliğini izhar ederken kullarına zulmetmekten uzak ve yüce olandır. Çünkü
O, varlıkların sıfatlarından münezzehtir.
Allah’ın zatının, isim ve sıfatlarının ve fiillerinin büyüklüğü ve
azametinden dolayı Allah Mütekebbirdir. Büyüklüğü ve azameti ancak kendi zatına
layık görür.
Madem sadece Allah Mütekebbirdir ve büyüklenmek ona mahsustur. Kula düşen
şu ayete kulak verip tevazu ile onun büyüklüğü ve azameti karşısında hayretle
ve muhabbetle secdeye kapanmasıdır;
“ Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri
yarabilir, nede boyca dağlara erişebilirsin.” (İsra 37)
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir
(hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir),
Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir
(yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah,
şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).” (Haşr suresi,23.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Hâlik’tır.Hâlik yaratan
demektir.Allah’ın planlı ve amaçlı bir şekilde yaratan olduğu,Hâlik’ın yalnızca
Allah için kullanılabileceği,zira Hâlik’ın
bir başka tanımı da şöyledir: “Ana maddesi ve modeli olmadan nesneleri icat eden” dir.
Bu isim, Allah’ın sonsuz yaratma gücüne değinilen bir sıfat niteliğindedir.
Hiçbir eşi benzeri bulunmayan bir şeyi ancak Allah’ın yoktan yaratabildiği
ve bu isimle birlikte Allah’tan baştan hiçbir yaratıcının
olmadığı anlaşılmaktadır.
Yüce Allah’ın yaratma sıfatı, bizim anlayamayacağımız kadar geniş ve
derindir. Allah’ın “yaratma” sıfatı özeldir.
Kısacası yaratmak, Allah’a mahsus bir özelliktir. Başka varlıkların yaratma gücü de yeteneği de yoktur.
Kısacası yaratmak, Allah’a mahsus bir özelliktir. Başka varlıkların yaratma gücü de yeteneği de yoktur.
Kur’an’da “Hâlik” kelimesi çok fazla yerde
zikretilmiştir.
Ayetlerde geçen ve çeşitli ilahi fiilleri anlatan yaratma
genellikle “ana madde olmadan yoktan yaratma” veya “yokluktan varlık alanına
çıkarma” şeklinde anlaşılmaktadır. Mesela Adem’in topraktan,daha sonra insan
türünün üreme mekanizmasına bağlı olarak nutfeden aşılanmış yumurtadan
yaratılışı böyledir.
Allah’ın yaratıcılığı süreklidir. İnsan ve diğer canlılar
Allah’ın yaratılmasıyla çoğalırlar.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
“Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya
kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen
yaratıcıdır.” (Yasin suresi,81.ayet)
“Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.”(Hicr suresi,86.ayet)
“O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel
isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O,
galiptir, hikmet sahibidir.”(Haşr suresi,24.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Bari’dir.
Allah Bâri’dir. Yani öyle temiz yaratıcı ki, yarattıklarını temiz ve sağlam
bir düzen ile oluşturmuş ve birbirinden
tamamiyle farklı özelliklerle
yaratmıştır.
Cenab-ı Hak ne yaratmışsa düzenli bir şekilde yaratmıştır.Hiç
şüphesiz.Dikkat edilecek olursa yaratılan her eşya ve insanın diğer
mahluklarlarla bir ilgi ve bir bağlantısı mutlak bulunuyor.
Eşyayı ve her şeyin tüm bölümlerini birbirine uygun halde yaratan, bir örneği
olmaksızın canlıları yoktan yaratan. Her şeyi bir asıldan var eden, varlıkları
benzeri olmaksızın, en güzel ve uyumlu bir surette, en mükemmel ve en uygun
şekilde yaratan, yokluktan varlığa çıkaran, yarattıklarını birbirinden farklı
biçimlerde ayırt eden, her yarattığı farklı ve benzersiz olan demektir.
Allah yaratılanları
düzgün, âdeta bir kalıptan dökülmüşçesine uyumlu ve ahenk üzere yaratmaktadır.
Bu uyum öyle bir uyumdur ki, gök cisimlerinin hareketinin hiç şaşmaması,
yörüngelerinde yüzen gezegenlerin hiçbir zaman sapmaması;gecenin, gündüzün ve
mevsimlerin birbirini takip etmesi hep bu uyumun neticesindedir.
Allah,toprağı ağaca,dünyayı insana uygun yaratandır. Her bir insana ayrı
bir yüz,her bir kar tanesine ayrı nakış koyandır. Her tohuma ayrı meyvenin
resmini çizendir. Yaratışında hiçbir uygunsuzluk olmayandır.
“O Allah ki; Yaratan’dır,
Bâri’dir (yokken var eden),...”(Haşr suresi,24.ayet)
“Ey insan! Seni yaratan,
şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine
karşı seni ne aldattı?”(İnfitar suresi,8-6.ayetler)
“Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir
insan yaratacağım.”(Sad suresi,71.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Musavvir’dir.
Musavvir
“şekil ve özellik veren” demektir.
Allah’ın Musavvir
ismi ile yaratmış olduğu bütün
varlıklara şekil ve suret veren manasına geliyor.
Musavvir,tasvir eden her
şeye ayrı bir biçim ve özellik veren, yaratmış olduğu varlıklara suret vererek
birbirinden ayrı bir biçimde yaratan odur, anlamlarına gelir.
Ayetlerde
Allah insanı dilediği surette terkip edip şekillendirdiği belirtilir. Allah
insana güzel bir suret vererek onu en
iyi bir biçimde yaratmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
“O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden),
Musavvir’dir (şekil verendir),...”(Haşr suresi,24.ayet)
“...size şekil verip de şeklinizi güzel yapan... “
(Mü’min suresi,64.ayet)
“Biz insanı en güzel
biçimde yaratmışızdır.” (Tin suresi,4.ayet)
“Sizi yarattık, sonra size
şekil verdik…” (A’raf suresi,11.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Gaffar’dır.
Birinin kusurunu örten,suçunu bağışlayan anlamına gelir.
Allah kulunu azap görmesinden korumak ister. Buda Allah’ın günahı bağışlaması sonucunda olur.
Allah’ın bağışlaması ve mağfireti kur’an’da çokça
zikredilmesinden,insanların Allah’a ulaşabilmesi için kazanması gereken kemal
mertebelerine engel durumlar ve hatalı davranışlar sergileyebileceği
düşünülerek af ve bağış kapısının sürekli açık olacağı anlaşılmaktadır.
Allah bu isimle ,her türlü günahı hata ve kusurları bağışlayacağı anlaşılmaktadır.
Ye terki kul pişmanlık duysun. Ancak şirk ve inkarın bağışlanması söz konusu
değildir.
Allah’ın Gaffar oluşunu
ifade eden bir çok ayet vardır.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
“Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller
işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece
affediciyim.” (Tâhâ suresi,82.ayet)
“Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nisa suresi,106)
“O, çok bağışlayandır, çok sevendir.” (Buruc suresi,14.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Kahhar’dır.
Yenilmeyen,yegâne kudret ve tasarruf sahibi demektir.
İslam bilginleri ,kahr kavramının temel
manasını “boyun eğdirip üstün gelmek” olarak belirlemişlerdir.
Alimler Allah’ın yegâne galip,sonsuz kudret ve tasarruf
sahibi oluşunu şöyle açıklamışlardır:
İlahi hakimiyete karşı direniş gösterenlere önce akla ve duygulara hitap eden
belgeler sunmak, bu yarar sağlamadığı takdirde çeşitli afet ve belalarla
kendilerini uyarmak ve nihayet onları ortadan kaldırmak.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
“(Resûlüm!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve
kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur.” (Sad suresi,65.ayet)
“Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi,
yoksa gücüne karşı durulmaz olan bir tek Allah mı?”(Yusuf suresi,39.ayet)
“Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz”
diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.”
(Mücadele suresi,21.ayet)
O gün
arz (yeryüzü) ve semalar, başka bir hale döndürülür (döndürülmüş olur). Ve
onlar, Vahid (bir) ve Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkmış olurlar. (İbrahim
suresi,48.ayet)
Allah’ın isimlerinden biri de el-Vehhâb’dır. Karşılık
beklemeden bol bol veren demektir.
İslam bilginleri Vehhâb ismini şöyle yorumluyorlar:
İnsanın sahip olduğu bütün iyilik ve
mutluluk vesilesi sadece ilahi lütuf ve ihsanın eseridir. Buda Allah’ın lütfu
keremidir.
İnsanlar başkalarına daha çok maddi değerler hibe
edebilirler. Bunu yanında onlar mesela ölümcül bir hastalığa şifa, yoldan
çıkmış kimseye hidayet,belalara gömülmüş insana kurtuluş lütfedemezler. Vehhâb
olan Allah Tealanın ise bütün bunlara gücü yeter. Gerçek anlamda cömertlik ve lutufkârlık yalnız Allah’a
aittir.
Bize karşılıksız, cömertçe ikram ve ihsan edilen
bütün nimetler üzerinde Allah’ın Vehhâb ismi
gözükmektedir. Demek bizlere karşılıksız
verilen hayatımız,
vücudumuz, gözlerimiz, kulaklarımız ,
dilimiz ,dişlerimiz ve diğer azalarımız
kısaca maddi ve manevi sahip olduğumuz her şey, Allah’ın bize bir
hibesidir. Ve Vehhâb isminin
bir tecellisidir. Çevremizdeki güzellikler,dağlar,ormanlar,ovalar,göller,ırmaklar,denizler,hayvanlar,meyveler,sebzeler
gibi sayısız nimetler bize karşılıksız verilmiştir. Bütün bunlar Allah’ın Vehhâb isminin tecellisi olarak
karşımıza çıkar.
Kur’an-ı Kerim’de Yüce
Allah şöyle buyurur:
“Yoksa Azîz (yüce) ve
Vehhab (çok bağışlayıcı ve lütufkâr) olan Rabbinin rahmet hazineleri onların
yanında mı?” (Sad suresi,9.ayet)
“(Onlar şöyle yakarırlar:)
Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize
tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.” (Al-i imran
suresi,8.ayet)
“Allah'ın nimetini saymaya
kalksanız, onu sayamazsınız...” (Nahl suresi,18.ayet)
(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden
yararlanarak hazırlanmıştır.)
(Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder