Ahlaki
davranışlarımızdan biri de adaletli olmaktır. Adalet, herkese eşit davranmak,
herkese hak ettiğini vermek, hak ve hukuka uymaktır.
Bir toplumda
adalete uyulduğunda orada huzur ve güven oluşur. Huzur ve güvenin olduğu yerde
de mutluluk olur. Mutlu ve huzurlu toplumlar kalkınmada daha başarılı olurlar.
Adaleti
ayakta tutan milletler tarihte altın sayfalarda yerlerini alırlar. Adaletli
olmak ve adaleti hakim kılmak bakımından Türk Milleti örnek bir millettir. Türkler
fethettikleri yerlerde halka adaletli davranmışlardır. İslam inancı gereği adaletli
olmayı dini bir sorumluluk olarak görmüşlerdir.
Her yerde ve
her durumda adaletli olmalıyız. Adaletten hiçbir zaman ödün vermemeliyiz.
Devletin en
yüksek makamından en alt makamına kadar herkes adalet çizgisinden
ayrılmamalıdır. Hükümet, tüm kamu kuruluşları, tüm özel kuruluşlar ve bütün yöneticiler kanun ve yönetmelikleri adaletli bir biçimde uygulamalıdırlar.
Hakimlerimiz
ve savcılarımız kanunlar doğrultusunda adaletle hükmetmelidirler.
Valilerimiz
ve kaymakamlarımız kanunlara uygun olarak yönetimlerini adalet anlayışı ile
sağlamalıdırlar.
Belediye
başkanları ve meclis üyeleri, muhtarlar ve azalar yaptıkları işlerde adaleti ve
hakkaniyeti gözetmelidirler.
Öğretmenler,
öğrencilerine adaletli bir şekilde, tarafsız olarak davranmalı ve not
takdirinde eşitlikten ve hakkaniyetten ayrılmamalıdırlar.
Esnaflar, sanatkarlar,
sanayiciler, üreticiler ve satıcılar
kimseyi aldatmadan adaletli bir biçimde ticaretlerini yapmalıdırlar.
Anne ve
babalar da evlatları arasında ayırım yapmamalıdırlar. Mal ve mülk bölümünde
eşit davranmalıdırlar. Haksızlık ve adaletsizlik yapılmamalıdır.
Velhasıl
herkes görevini yaparken haktan, hukuktan ve hakkaniyetten ayrılmamalı, herkese
aynı mesafede durulmalı ve herkese eşit davranılmalıdır.
İnancımıza
göre, yarın Hak divanında hesaba çekileceğimizi unutmamalıyız.
Yüce dinimiz
adalet konusuna çok önem vermiştir. Herkesin adaletli olmasını emreden dinimiz
adaletli davrananları da övmüştür.
Kur’an-ı
Kerim’de adaletle ilgili bir çok ayet vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Yüce Allah
şöyle buyurur:
“…Adaletli
davranın. Şüphesiz ki Allah, adaletli davrananları sever.”(Hucurat
suresi.9.ayet)
“Ey iman
edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun.
Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun;
bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan
sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Maide suresi 8.ayet)
“Allah
şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı,
fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl
suresi,90.ayet)
“Allah size,
mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz
zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa suresi,58.ayet)
“Konuştuğunuz
zaman, yakınlarınız -aleyhine de olsa- adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz
söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.(En’am
suresi,152)
Peygamberimiz
Hz. Muhammed (s.a.v.) de adaletle ilgili bazı hadisleri şöyledir:
“Hz.
Peygamber (sav) buyurdular ki: "Adil olanlar, kıyamet günü, Allah'ın
yanında, nurdan minberler üzerinde olacaklardır.” (Müslim,İmare,10)
“Cennet ehli
üç sınıftır: Adaleti gözeten başarılı yöneticiler; Akrabalarına ve
Müslümanlara karşı yumuşak kalpli ve şefkatli olanlar; muhtaç durumda çoluk
çocuğu olan fakat harama el uzatmayan ve kimseden de bir şey istemeyen kişiler,
buyurmuştur.(Müslim, “Cennet”, 63).
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Beni Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir
kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü.
Onlar: – Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim
konuşabilir, diye kendi aralarında müzakere ettiler.
Bazıları: – Buna Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in çok sevdiği
Üsâme İbni Zeyd’den başka kimse
cesaret edemez, dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resûlullah ile
konuştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu
aleyhi ve sellem Üsâme’ye:
– “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin
uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?”diye sordu; sonra ayağa kalktı ve
halka şöyle hitap etti:
“Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup
gittiler: Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu
bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen
cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık
yapsaydı, elbette onun da elini keserdim. (Buhârî, Enbiyâ 54,Müslim, Hudûd 8, 9.)
Yukarda ki, ayet ve hadislere muhatap olan Müslümanlar ve İslam
alemi adaleti uygulama konusunda tüm dünyaya örnek olmalıdırlar.
Adaletli olmak, dinimizin emri ve insanlığımızın gereğidir.
Devlet adaleti uygulamak suretiyle gücünü ve güvenirliğini
göstermiş olur.
Unutmayalım ki, “Adalet mülkün temelidir.”
Ne mutlu adaleti ayakta tutanlara…
Efkan VURAL
Bu yazı aşağıdaki
sitelerde yayınlanmıştır:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder