MUHARREM AYININ ÖNEMİ VE EHL-İ BEYT-İ MUSTAFA
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra
gevşersiniz ve gücünüz gider. Sabredin, çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.”[i]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin
efendisidir.”[ii]
Aziz Müminler!
Kur’an-ı Kerim’de saygı duyulması emredilen dört aydan
biri olan Muharrem ayı içerisindeyiz ve bugün 10
Muharrem Âşûrâ günü. Muharrem ayı, Peygamber
Efendimiz (s.a.s)’in hürmete layık olarak nitelendirdiği
mübarek bir aydır. Allah Resûlü (s.a.s),
“Ramazan’dan sonra
tutulan en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”[iii]
buyurarak bize, bu ayda oruç tutmayı
tavsiye etmiştir.
Kıymetli Müslümanlar!
Sayısız lütuf ve faziletlerle dolu olan Muharrem ayı, aynı zamanda Müslümanları hüzne boğan Kerbelâ hadisesinin yaşandığı aydır. Kerbelâ hadisesi, kan ve gözyaşının, üzüntü ve kederin, acı ve ızdırabın sinelerde açtığı derin bir yaradır. Bu elim hadisede, Allah Resûlü (s.a.s)’in
“Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım”[iv]
diye sevdiği Hz. Hüseyin Efendimiz ve çoğu Ehl-i beyt’ten yetmişi aşkın
Müslüman bir yudum suya hasret bırakılıp şehit edilmiştir.
Değerli Müminler!
Kerbelâ hadisesi, bizler için çağları aşan
mesajlar ihtiva etmektedir. Kerbelâ, her şeyden önce adaletsizliğe karşı onurlu
bir mücadelenin adıdır. Kerbelâ, haksızlığın karşısında cesur ve kararlı bir
duruşun, zulmün karşısında asil bir yürüyüşün sembolüdür. Kerbelâ, adaletin,
cesaretin, yiğitliğin ve yüksek ahlakın Hz. Hüseyin Efendimizin şahsında vücut
bulmuş halidir.
O gün Kerbelâ’da şehit edilenler, müminler
tarafından hep hayırla ve rahmetle yâd edilecektir. O mübarek canlara eziyeti
reva görüp onları şehit edenler ise Müslümanların vicdanlarında mahkûm olmaya
devam edecektir.
Aziz Kardeşlerim!
Bugün bize düşen Kerbelâ’yı doğru okumak, doğru anlamak ve ondan gereken dersleri çıkarmaktır. Ehl-i beyt-i Mustafa’nın muhabbetini her daim yüreklerimizde canlı tutmaktır. Hz. Hüseyin ve Ehl-i beyt’in temsil ettiği değerleri hayata hâkim kılmaya gayret etmektir. Bütün ümmeti üzüntüye boğan böylesi bir hadiseyi kin ve nefrete, ayrılık gayrılığa değil; birlik ve beraberliğe vesile kılmaktır.
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin”[v] ilahi fermanına gönülden bağlı kalmaktır.
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ
“Müminler ancak kardeştirler”[vi] ilahi
hitabındaki din kardeşliğini yürekten hissetmektir. Irk, dil, renk, mezhep ve coğrafya
ayrımı gözetmeksizin müminler topluluğu olarak omuz omuza vermek, dayanışma
ahlakını kuşanmaktır. Kardeşlik hukukumuza zarar verecek her türlü söz, tutum
ve davranıştan kaçınmaktır.
Bu vesileyle başta şehitlerin efendisi, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ciğerparesi
Hz. Hüseyin Efendimiz ve Kerbelâ şehitleri olmak üzere, hak ve hakikat uğruna
canlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder