5 Eylül 2019 Perşembe

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-8


Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın  Öğretisi-8

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-4

Allah’ın en güzel isimleri olan doksan dokuz  ismini  açıklamaya devam ediyoruz.

                                     18- REZZAK




Allah’ın isimlerinden biri de er-Rezak’dır.
Sözlükte “rızık vermek “anlamındaki  rzk kökünden türeyen rezzak kelimesi, “kesintisiz biçimde çokça rızık veren demektir. Allah bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp verendir. Bir çok ayette rızık kelimesi geçmektedir. 

Bu ayetlerde insana onun bilgi alanına giren ve girmeyen sayısız canlıya  verilen nimetlerin Allah’ın varlığı ,birliği,kudreti,irade ve merhametinin alametleri olduğu belirtilmekte,insanlardan bu nimetlerin sahibini tanımaları ve ellerindeki imkanlardan başkalarını da faydalandırmaları istenmektedir. Allah bazı ayetlerde dilediği kimselerin rızıklarını bollaştırdığı,dilediklerininkini de daralttığı, bazan da  hesapsız verdiği ifade edilmiştir.

 Allah insanlara maddi ve manevi bir çok rızık vermiştir. Allah rızık olarak insanlara lütuf,bağış,yağmur,yiyecek,meyve,sebze, cennet ve cennetteki  çeşit çeşit nimetler gibi bir çok rızık çeşidi sunmaktadır.

İslam bilginleri rızkı zahiri ve batını olmak üzere ikiye ayırırlar. Zahiri rızık bedenlere ait olanlardır. Allah sayısız yaratığa rızkını veren,onların istifadelerine sunandır. Batını rızık ise zihni ve kalbi  mamur eden bilgi ve marifettir.

Yüce Allah kur’an’da  şöyle buyurmaktadır:

“Ektiğinizi gördünüz mü?  Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.  "Doğrusu borç altına girdik."  "Doğrusu, biz yoksul bırakıldık" (derdiniz). İçtiğiniz suya baktınız mı? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?  Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!”
 (Vakıa Suresi,63-70.ayetler)

“...Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi.”(Maide suresi,114.ayet)

"Geceyi gündüze bağlayıp-katarsın, gündüzü de geceye bağlayıp-katarsın; diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın. Sen, dilediğine hesapsız rızık verirsin."( Al-i İmran suresi, 27. Ayet)
“Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler”  (Enfal Suresi, 3. Ayet)

“Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız, Allah’ın nimetine şükredin.” (Nahl suresi,114.ayet)

                                        19- FETTAH



Allah’ın isimlerinden biri de el-Fettah’tır.

Fettah,İyilik kapılarını açan,bütün anlaşmazlıkların nihai hakemliğini yapmak suretiyle mutlak adaleti gerçekleştiren, hak ile batılı bir birinden ayırıp durumu açıklığa kavuşturan,mazlumlara yardım edip mü’min kullarına zafer veren manalarına gelir.
Gaybın anahtarları Allah’ın nezdindedir.

İslam bilginleri fettah ismine öncelikle “hakim”(kadı),manasını vermeyi tercih etmişlerdir. Yine islam alimleri  Fettah’ı kullarına rızık ve rahmet kapılarını açan, işlerinin ve teşebbüslerinin üzerindeki perdeleri kaldıran diye açıklanmıştır.

Bazı bilginlerde fettah  yardımıyla her kapalı şeyin açıldığı ve hidayetiyle her müşkülün çözüldüğünü söylerler.

Allah fettah  ismiyle, kıtlıktan sonra yağmur, fakirlikten sonra zenginlik vermek suretiyle maddi alanda  olabileceği gibi, üzüntüyü  sevince,sapıklığı hidayete,günahkarlığı tövbeye, mağlubiyeti zafere ve cehaleti ilme  çevirmek suretiyle manevi alanlarda da gösterebilir.

Yüce Allah kur’an’da  şöyle buyurmaktadır:

“Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.” (En’am  suresi,59.ayet)

De ki: “Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O, gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.” (Sebe suresi,26.ayet)

“Biz sana apaçık zaferin kapılarını açtık.”(Fetih suresi,1.ayet)
“… Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır (ve) biz Allah’a güvenmişizdir: Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasındaki engelleri kaldır! Çünkü Sen, engel kaldıranların en hayırlısısın!”   (A’raf suresi,89.ayet)

“Senin için bağrını açmadık mı? Senden o yükünü indirmedik mi? O sırtında sana eziyet veren yükünü? Senin şanını yüceltmedik mi? Demek ki, her zorluğun yanında bir de kolaylık var.Evet o zorlukla beraber bir de kolaylık var! “(İnşirah suresi,1-6.ayetler)

                                        20- ALİM



Allah’ın isimlerinden biri de el-Alim’dir.

Alim,”hakkıyla bilen” demektir. Allah’a  nispet edildiğinde,”zaman ve mekan kaydı olmaksızın küçük büyük,gizli aşikar her şeyi,her olayı hakkıyla bilen” anlamına gelir.

Allah her şeyi bilendir. O’nun bilgisinde sınır yoktur.

Kur’an’da Allah’ın ilminin her şeyi kuşattığı ve O’nun her şeyi  en ince detayları ile  bildiğini  belirten bir çok ayet-i kerime vardır.

Hiçbir şey Allah’ın ilminin dışında değildir. Allah açık ve gizli  bütün şeyleri bilir.O’nun için gizli bir şey yoktur. Allah insanların kalbinden geçenleri de bilir. Allah yaptığımız tüm şeylerin yapılış niyetini  bilir.

Allah’ın bilmesi,bir anda sadece bir şeye yönelip görmek ve bakmak gibi sınırlı olarak bilmek değil, her şeyi geçmişi ve geleceğiyle ezelden ebede daima alim olan Allah bilir. Yüce Allah’ın bilmesine zaman ve mekan engel olmadığı gibi duyu organları ve haber almak gibi herhangi bir vasıtaya ihtiyacı olmaz.

Yüce Allah’ın ilim sıfatını insanların bilmesi gibi tanımlamaya çalışmak yanlış bir  yorumlama olur. Çünkü Allah’ın ilminin keyfiyetini ve mahiyetini, akılların kavraması mümkün değildir. Allah görüleni, görülmeyeni ve geleceği bilir. Gaybın mahiyetini insanın idrak etmesi mümkün değildir. Zira gaybın ilmi ve anahtarları O’nun katındadır.

Yüce Allah kur’an’da  şöyle buyurmaktadır:

“Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” 
 (Mülk suresi,14.ayet)

“Evvel'dir O, başlangıcı yoktur; Âhir'dir O, sonu yoktur; Zâhir'dir O, her şeyde belirir; Bâtın'dır O, gözlerden gizlenmiştir. Her şeyi en güzel biçimde bilendir o.” (Hadid suresi,3.ayet)

“O, görüleni de görülmeyeni de bilen, kendisinden başka tanrı olmayan Allah'tır. O, acıyıcı olandır, acıyandır.” (Haşr suresi,22.ayet)

“O, sabahı aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, güneş ve ayı (vakitlerin tayini için) birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, azîz olan (ve her şeyi) pek iyi bilen Allah'ın takdiridir.” 
(En’am suresi,96.ayet)

“Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir.” (Yasin suresi,38.ayet)

“Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir.”( Al-i İmran suresi,115.ayet)

“...Şüphesiz O, kalplerde olanı çok iyi bilendir.” (Enfal suresi ,43.ayet)


                                    21- KABİD/KABIZ 



Allah’ın isimlerinden biri de el-Kabid’dir.
 O kullarına vermiş olduğu canı ecel vakti gelince, ruhunu bedenden kabzederek alandır.
Dilediğini sıkan, daraltan O’dur. Rızıkları daraltan, ruhları kabzeden O’dur. Kullarına verdiği rızıkları daraltıp sıkan, kıtlık veren, ruhları alan Kâbıd O’dur. Ölüm vakti gelince emanetini kabzedip alan O’dur.
Allah’ın bu ismi, kullarını imtihan etmek için sıkan, daraltan, rızıklarını da belli bir ölçüde sıkarak daraltan, son nefesimizi verdiğimiz ölüm anında dâhi, kullarına vermiş olduğu canı alan, ruhları kabzeden Kâbıd O’dur.
Allahu Teâla Kâbıd ismiyle kullarına vermiş olduğu lütufları, ikramları, ihsanları kısarak onu imtihana tabi tutar.
Kulunun rızkını daraltarak onu muhtaç hale getirir. Onu içinde bulunduğu rahat bol hayat içerisinde bir yaşam sürerken, birden onun rızkını kısarak yoksullaştırır. Bu hale düşenleri Allah Kâbıd isminin tecellisi ile karşı karşıya getirmiş demektir.
Bir insanın maddi ve manevi yönden çektiği her sıkıntı ve bunalım O’nun el – Kabid isminin tecelli etmesinin gereğidir.
Kulun görevi ise bu tecelliye karşı sabır göstermek ve dua etmek ve her sıkıntının ardından bir bolluk ve bereketin geleceğine dair iman sahibi olmaktır. Çünkü sıkıntıları da ve o sıkıntıların çarelerini de veren O’dur. Çünkü sıkıntıların olduğu gibi mutlulukların da sahibi O’dur.
Yüce Allah kur’an’da  şöyle buyurmaktadır:
 “... Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz.”(Bakara suresi,245.ayet)
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!”( Bakara suresi,155.ayet)
“De ki: “Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır...”(Enam suresi,64.ayet)
De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Ali İmran suresi,26.ayet)
“O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.” (Bakara suresi,156)
“Allah, öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykuları esnasında ruhlarını alır. Ölmelerine hükmettiği kimselerinkini tutar, diğerlerini bir süreye kadar salıverir. Doğrusu bunda düşünen kimseler için dersler vardır.” (Zümer suresi,42.ayet)

                                          22- BÂSIT 



Allah’ın isimlerinden biri de el-Basıt’dir. Dilediği kullarının rızkını genişleten veya ruhlarını  cesetlerine yayan anlamına gelir.
el-Bâsıt, açan, genişleten, bollaştıran, zaman zaman kulunu imtihan etmek, ya da bir sıkıntıdan kurtarmak, rahmet etmek için hazinelerinin kapılarını açan, kulunu darlıktan çıkarıp, huzura erdiren, kulunun yaptığına, bire bir değil, fazlasıyla, artırarak, karşılık veren demektir.
.
İşlerin iyi gitmesinde, hayırlı ve sevineceğimiz bir haber duyduğumuzda, sıkıntı anında sıkıntıdan kurtulmamızda ve daha bir çok maddi ve manevi zenginliğin tecelli etmesi Allah’ın el-basıt ismiyle mümkündür.
Allah istediği kullarına bolluk,neşe ve mutluluk verir. Allah kalpleri huzura ve ferahlığa kavuşturur. 
Yüce Allah kur’an’da  şöyle buyurmaktadır:
"Elini boynuna bağlayıp asma, onu büsbütün de açma, sonra kınanır, pişmanlık içinde açıkta kalırsın. Şüphesiz ki Rabbın rızkı dilediğine genişletir, dilediğine de bir ölçüye göre daraltır. Çünkü her halde o, kullarından haberdardır ve onları mutlaka görür. " (el-İsrâ, 17/26-27) 
“Allah, rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar. Onlar ise dünya hayatı ile sevinmektedirler. Hâlbuki dünya hayatı, ahiretin yanında çok az bir yararlanmadan ibarettir.”(Rad suresi,26.ayet)
“Allah O'dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, onlar seviniverirler.”(Rum suresi,48.ayet)
“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.”( Şura suresi 27. Ayet)

 (Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
 (Devam edecek)

Efkan VURAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder