23 Mayıs 2025 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:  

                   Bedeninin, senin üzerinde hakkı var!

                              (Müslim, "Sıyâm", 182)


Diyanet İşleri Başkanlığının 23/05/2025 Tarihli Cuma Hutbesi :SADAKAT VE TESLİMİYETİN NİŞANESİ: KURBAN

      SADAKAT VE TESLİMİYETİN NİŞANESİ: KURBAN

Muhterem Müslümanlar!

Bir Kurban Bayramına daha yaklaşıyoruz. İslam’ın şiârı; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin nişanesi olan kurban ibadetini eda etmemize sayılı günler kaldı. Kurbanlıklar alınmaya başlandı. Yüce Rabbim sağlık ve afiyet içerisinde Kurban Bayramına ulaşmayı hepimize nasip eylesin.

Aziz Müminler!

Kurban; akıllı, buluğ çağına ermiş ve dinen zengin sayılan bir Müslümanın, bayram günlerinde, şartlarını taşıyan hayvanları, Allah rızası için kurban etmesidir. İnsanlık tarihi ile yaşıt bir ibadet olan kurban; Cenâb-ı Hakk’ın, bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir. O’na duyduğumuz muhabbetin bütün sevgilerin üstünde olduğunun ilanıdır. O’nun rızasını her şeyden üstün tuttuğumuzun göstergesidir. Hâsılı kurban; malımızı, canımızı ve sahip olduğumuz her şeyi Yüce Rabbimizin yolunda seve seve feda edebileceğimizin sembolüdür.

Kıymetli Müslümanlar!

Kurban, bir hayvanı kesmekten ve onun etinden istifade etmekten çok daha derin mana ve hikmetler barındırmaktadır.

Kurban takvadır; Rabbimizin bütün emirlerine gönülden teslim olmaktır. Nefsimizin cimriliğinden, dünyanın geçici heveslerinden, Allah’ın rızasına ulaşmamıza engel olan günahlardan uzak durmaktır. Cenâb-ı Hak, لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ  “Kurbanların etleri de, kanları da Allah’a ulaşmaz. O’na ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır...”[i] buyurarak bu hakikati bizlere hatırlatmaktadır.

Kurban vahdettir; renk, dil ve coğrafya ayrımı gözetmeksizin ümmet-i Muhammed olarak bir araya gelebilmek, sevinçleri ve hüzünleri paylaşmaktır. Merhamet ve muhabbeti evimizden başlayarak sokağımıza, şehrimize ve tüm dünyaya hâkim kılmaya gayret göstermektir.

Kurban duadır; yetimlerin, öksüzlerin, kimsesizlerin yüzlerinde tebessüm olmaktır. İhtiyaç sahiplerinin hanesine mutluluk ve muhabbet taşımak; sevindirirken sevinmek, paylaşırken huzur bulmaktır.

Değerli Müminler!

İbadetler, Allah’ın emrettiği ve Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in tatbik ettiği şekliyle yerine getirilir. Dolayısıyla kurban kesmek yerine bedelinin muhtaç kişilere ya da yardım kuruluşlarına verilmesi ile kurban ibadeti eda edilmiş olmaz.

Bir küçükbaş hayvan tek kişi tarafından kesilebilir. Bir büyükbaş hayvan ise; tamamı kurban kesme niyetini taşıyan en fazla yedi kişi tarafından kurban edilebilir. Her bir büyükbaş kurban, kendi içinde hisselere ayrılmalıdır. Bu sebepledir ki, bir hisseye birden fazla kişi ortak olamaz. Bazı organizasyonlarda olduğu gibi kurbanların kesilerek etlerinin birbirine karıştırılması, sonra da hisse sahiplerine kilo ile verilmesi caiz değildir.

Kurban kesim işlemleri mutlaka bayram namazından sonra yapılmalıdır. Bayram namazından önce kesilen kurbanlar, kurban ibadeti yerine geçmez. Ayrıca bir hisseye birden fazla kişiden bağış toplanarak Peygamber Efendimiz (s.a.s) adına kurban kesilmesi gibi bir uygulama dinimizde yoktur. Bu bir bidattir, dinimizi ve ibadetlerimizi istismar etmektir.

Aziz Müslümanlar!

Kurban ibadetinde esas olan; kişinin, kurbanını bulunduğu yerde kendisinin kesmesi ya da kestirmesidir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s), kurban emri geldikten sonra her yıl kurbanını kesmiş,[ii] ümmetini de kurban kesmeye şöyle teşvik etmiştir: “Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında, kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapamaz…”[iii] Bununla birlikte kurbanını bulunduğu yerde kendisi kesme imkânı bulamayan veya ikinci bir kurban kesmek isteyenler, yurt içinde ya da yurt dışında vekâlet yoluyla kurbanlarını kestirebilirler.

Kıymetli Müminler!

Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun ki, dün olduğu gibi bugün de alicenap milletimizin emanet ettiği kurbanları, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak isteyen nice hayır kuruluşumuz hizmetlerine devam etmektedir. Türkiye Diyanet Vakfımız da bu hayır kuruluşlarından biridir. Geçen yıl, vakfımız marifetiyle yurt içinde ve yurt dışında olmak üzere milyonlarca kişiye kurban etlerini ulaştırdık elhamdülillah. Bu yıl da vekâlet yoluyla kurban kestirmek isteyen kardeşlerimize; ibadet bilinciyle, şeffaf ve hesap verilebilir bir şekilde rehberlik etmeye ve başta Gazze olmak üzere ulaşabildiğimiz bütün mazlum ve muhtaçların duasını almaya devam edeceğiz inşallah. Bu vesileyle sizleri; din görevlilerimiz ve müftülüklerimiz aracılığıyla bu iyilik seferberliğine katılmaya davet ediyorum.

hutbe qr kodİbadet ve taatlerimizin Yüce Rabbimiz katında makbul olmasını niyaz ediyor; hutbemi, Hac sûresi otuz dördüncü ayetin mealiyle bitiriyorum: “Biz her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. İlahınız tek bir ilahtır. O’na teslim olun. Allah’a teslim olan kimseleri müjdele.”[iv]

 



[i] Hac, 22/37.

[ii] Tirmizî, Edâhî, 11.

[iii] Tirmizî, Edâhî, 1.

[iv] Hac, 22/34.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

19 Mayıs 2025 Pazartesi

18 Mayıs 2025 Pazar

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur: 

"Allah; yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan tutun da ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslümanın başına gelen her ..."

                              (Buhârî, "Merdâ", 1)


16 Mayıs 2025 Cuma

Diyanet İşleri Başkanlığının 16/05/2025 Tarihli Cuma Hutbesi :AİLE: GÜVEN, SADAKAT VE MERHAMET YUVASI

          AİLE: GÜVEN, SADAKAT VE MERHAMET YUVASI

Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimetlerden biri de ailedir. Aile; birbiriyle evlenmesi meşru olan bir kadın ve bir erkek tarafından, Allah’ın emri ve Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sünneti üzere kurulan, çocukların çokluğuyla bereketlenen; dede, nine ve torunlarla büyüyen güven ve sadakat yuvasıdır. Aile; 

“İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının delillerindendir. Bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.”[i] ayetinde buyrulduğu üzere, şefkat ve merhamet ocağıdır. Aile; alternatifi olmayan, yeri asla doldurulamayacak yegâne kurumdur.

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz,

وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ سَكَنًا

  Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûnet yeri kıldı…[ii] buyurarak ailenin esenlik kaynağı olduğunu haber vermektedir. Huzurlu bir aile ortamının sağlanmasında ise anne de baba da önemlidir. Çocuklar, annenin şefkat ve merhametine ihtiyaç duyduğu kadar babanın da otoritesine ve disiplinine muhtaçtır. Dolayısıyla çocukları eğitme ve terbiye etme, iyi bir insan olarak yetiştirme sorumluluğu; sadece bakıcılara, okullara, televizyonlara, tabletlere ve bilgisayarlara bırakılmamalıdır. Zira şefkat ve merhameti anne ve babasında bulamayan çocuklar; güven, sevgi ve muhabbeti başka yerlerde aramakta, bu da onların fıtratlarının bozulmasına sebep olmaktadır.

Kıymetli Müslümanlar!

İnsan fıtratının korunması, ancak bilinçli aileler aracılığıyla sağlanır. Milli ve manevi değerlerine bağlı nesiller, inançlı bir aile ortamında yetişir. Güçlü bir toplum, huzurlu aileler eliyle inşa edilir. Bu sebepledir ki, aile içinde yeri ve konumu ne olursa olsun hiç kimse, ailenin huzurunu bozacak, annenin ve babanın saygınlığını yok edecek sözler söylememeli, tutum ve davranışlarda bulunmamalıdır.

Kadın-erkek, küçük-büyük herkes; şiddetin hiçbir çeşidini birbirine asla reva görmemelidir. Gerekçesi ne olursa olsun,  Allah’ın dokunulmasını haram kıldığı canı hayattan koparamayacağının idrakinde olmalıdır. Dünyada bir sektör haline gelen çocukların cinsel istismarı başta olmak üzere, istismarın her çeşidinin lanetli ve ahlaksız bir davranış olduğunu, hiçbir çocuğun mahremiyetine asla göz dikilemeyeceğini bilmelidir.

Değerli Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “…Evlenmek, gözü haramdan korumak, iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur…”[iii] buyurmaktadır. 

Evet, evlilik; insan fıtratının bir gereğidir. Dünyada huzur ve mutluluğa, ahirette ebedi cennete ulaştıran mukaddes bir başlangıçtır. Evlilik; insanın hürmet ve saygınlığını muhafaza eden, onu kötülüklerden ve günahlardan koruyan güvenli bir limandır. Nefsimizin ve neslimizin emniyet altına alınmasına, temiz ve sağlıklı bir toplumun inşa edilmesine vesile olan en güvenli yoldur. Bu sebepledir ki, gençlerimizin evlenme çağına geldiklerinde, gösteriş ve israftan uzak, mütevazı ve sade bir şekilde aile yuvası kurmalarına yardımcı olmak; dini, ahlaki ve toplumsal bir sorumluluktur. 

Allah Resûlü (s.a.s)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: 

إِنَّ أَعْظَمَ النِّكَاحِ بَرَكَةً أَيْسَرُهُ مُؤْنَةً

“En bereketli nikâh, zorluğu ve külfeti en az olandır.”[iv]

Aziz Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır…”[v] hadisini kendimize şiar edinelim. Sevgi ve muhabbeti, nezaket ve zarafeti ailemizde hâkim kılalım. Aile yapımızı tehdit eden, geleceğimizi karartan zararlı akımlara karşı daha dikkatli olalım. El ele, gönül gönüle vererek aile saadetimizin; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin önündeki tüm engelleri kaldıralım. Unutmayalım ki, fıtratın korunması ve ailenin güçlendirilmesi yalnızca anne ve babanın sorumluluğunda değildir. Bu hususta sorumluluk sahibi herkes, bütün kurum ve kuruluşlar görevlerini hakkıyla yerine getirmenin daha fazla gayretinde olmalıdır.

hutbe qr kodSözümüzün sonu Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu uyarısı olsun: 

كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَقُوتُ 

“Ailesine karşı sorumluklarını ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter.”[vi]



[i] Rûm, 30/21.

[ii] Nahl, 16/80.

[iii] Buhârî, Nikâh, 3.

[iv] İbn Hanbel, VI, 83.

[v] Tirmizî, Menâkıb, 63.

[vi] Ebû Davûd, Zekât, 45.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 

12 Mayıs 2025 Pazartesi

HAFTANIN AYETİ

             Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:


يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَؕ قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينِ وَابْنِ السَّبٖيلِؕ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ 


Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Harcayacağınız mal, ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolcular için olmalıdır. Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir.”
                                  Bakara Suresi - 215 . Ayet   

11 Mayıs 2025 Pazar

Bugün Anneler Günü!

 

Anne baba hakkı ve onlara karşı görevlerimiz

 

 


Annemiz ve babamız bizim için en değerli kişilerdir. Bizler anne ve babamızın sayesinde bu günlere gelmişizdir. Annelerimizi ve babalarımızı yılın belli bir günün de hatırlayıp ellerini öperek, onlara karşı görevlerimizi yerine getirmiş olamayız.

Anne ve babalarımıza her zaman değer vermeliyiz. Onların bir ihtiyacı olduğunda hemen yardımcı olmalıyız.Onlara karşı hiçbir zaman kırıcı olmamalıyız.

Yüce dinimizde anne ve baba hakkına çok önem verilir. Allah birçok ayette anne ve babaya iyi davranmayı ; Onlara “öf ! “ bile dememeyi emreder. Anne ve babaya sürekli iyi ve güzel davranmamızı öğütler.

 

Kur’an’ı Kerimde Yüce Allah bazı ayetlerde anne ve baba hakkında şöyle buyurmaktadır:

“ Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir….. (Ankebut, Suresi,8.Ayet)

“ Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana –babaya … iyilik edin… (Nisa,Suresi,36.ayet)

“Rabbin kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi , ana babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri , yada her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa ,sakın onlara “ öf ! “ bile deme; onları azarlama ; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve deki : ”Rabbim ! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sende onlara acı. ” (İsra,Suresi,23.ve24.ayet)

Peygamberimize bir kişi, yapılan işlerin hangisi daha üstündür diye soru sorar:

Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Vaktinde kılınan namaz “ diye cevap verdi.

Sonra hangisidir? diye sorar:

Peygamberimiz de “ Anne ve babaya iyilik etmektir.”diye buyurur…”(Tirmizi,birr ve sıla,2)

Allah’ın bizden memnun olmasını istiyorsak Anne ve babamızı memnun etmemiz gerekir. Bu konu da Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır : ”Allah’ın rızası, anne babanın rızasına; gazabı da anne babanın gazabına bağlıdır.” (Tirmizi, birr ve sıla.3)

Anne ve babamızın hakkını ödeyemeyiz.Çünkü onların üzerimize hakları çoktur.

Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. ”Hiçbir evlat babanın hakkını ödeyemez.Ancak onu köle olarak bulup satın alır ve özgür ederse müstesna.”(Tirmizi,birr ve sıla,8)

Cennete girmek istiyorsak anne ve babamıza karşı sorumluluklarımızın farkına vararak,onlara özellikle ihtiyarlık döneminde ve bize muhtaç olduklarında yanlarına koşmalıyız..Onlara üzücü hiçbir harekette bulunmamalıyız.

Onların dualarını almaya çalışmalıyız.Onların dualarının geri çevrilmeyeceğini bilmeliyiz.

Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.

“Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası” (İbn Mâce, Dua, 11.)

Cennete girmek istiyorsak Anne ve babamıza iyi davranmalıyız. Cennetin  anaların ayağının altında olduğunu unutmamalıyız.

Bu konu ile ilgili bir rivaye şöyledir:Muaviye b. Câhime’dir. Anlattığına göre, İbn Câhime (ra) bir gün Hz. Peygamber’e (sas) geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim” dedi. Resûlullah (s.a.v.): “Annen var mı? (hayatta mı?) diye sordu. “Evet” deyince, “Öyleyse ondan ayrılma, zira cennet onun ayağının altındadır” buyurdu. (Nesâî, Cihâd, 6)

Anne ve babamızın rızasını kazanarak cennete girme şansımızı artırmalıyız.

Bu konu ile ilgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır.

“Burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün, burnu yere sürünsün. ”Kimin ya Rasulallah denince .”İhtiyarlığı anında annesi ile babasından birine yahut her ikisine yetişip de (onların rızasını kazanarak) cennete giremeyenin ” buyurdu. (Müslim,birr ve sıla9,10.)

Anne ve  babamıza karşı gelmemeliyiz. Onlara karşı saygıda ve sevgide kusur etmemeliyiz.

 Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:

 Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? Deyince;

Sahabe:Evet ya Rasulullah! Dediler.

 Peygamberimiz de:”Allah’a şirk koşmak,anne ve babaya karşı gelmek” buyurdu. (Tirmizi birr ve sıla,4.)

Bir adam Peygamberimize gelerek ey Allah’ın elçisi insanlar içinde en güzel şekilde davranmam gereken kimdir ? deyince Peygamberimiz de Annendir “ diye cevap verir. Adam sonra kimdir? diye ikinci ve üçüncü defa sorunca da Hz. Peygamber (s.a.v), “Annendir” buyurdu. Adam sonra kimdir? Deyince Peygamberimiz, “Sonra babandır.” diye cevap verdi.(Buhari,edeb,4)

Bir hadis-i şerifte anne ve babaya karşı yapılması gerekenler şöyle özetlenmiştir.

Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es-Sâidî (r.a.) şöyle dedi: Bir gün biz Resûlullah’ın  huzurunda otururken Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve:

 - Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.

 Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

 – “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin; akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun.” (İbni Mace,Edeb,2.)

Evet  anneler günü sebebiyle , annemizin gönlünü alalım. Hediyelerimiz yanında, onlara vereceğimiz en büyük hediye ; yalnız olmadıklarını ,bir gün değil her gün gerektiğinde yanlarında olabileceğimiz güvenini verebilmektir.

Eğer anne ve babamız vefat etmişse ruhlarını analım.Onlar için sadaka verelim.İyilik yapalım.

Var mısınız anne ve babalarımıza iyi davranmaya…

Ve cenneti garantilemeye çalışalım  İnşallah…

 

Efkan VURAL 

 

9 Mayıs 2025 Cuma

HAFTANIN HADİSİ

 Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)şöyle buyurur:  

İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız. 

                   (Müslim, "Îmân", 93; Tirmizî, "İsti'zân", 1)


Diyanet İşleri Başkanlığının 09/05/2025 Tarihli Cuma Hutbesi :VAKIF: YARATAN’A HÜRMET, YARATILANA MERHAMET

 

VAKIF: YARATAN’A HÜRMET, YARATILANA MERHAMET


Muhterem Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve sahâbe-i kirâm Medine’ye hicret ettikten bir süre sonra şehirde su sıkıntısı baş gösterdi. Bu sıkıntıya çare olacak Rûme kuyusu ise bir damla suyu bile başkasına parayla satan bir Yahudi’nin elindeydi.

 Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s), 

“Kim bu kuyuyu satın alıp Müslümanların istifadesine sunarsa ona cennette bundan daha hayırlısı verilecektir.” buyurdu.  Bu müjdeyi işiten Hz. Osman bu kuyuyu satın alarak ihtiyacı olan herkesin kullanımına vakfetti.[i]

Aziz Müminler!

Vakıf; yardımlaşma ve dayanışmanın, kurumsallaşmış halidir.

 Vakıf; 

خَيْرُ النَّاسِ اَنْفَعُهُمْ لِلنَّاسِ 

“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”[ii] nebevi şiarıyla sahip olduğumuz imkânları, bütün mahlûkatın istifadesine sunmaktır.

Gözümüzün beğendiğini, kalbimizin sevdiğini, elimizin kıyamadığını hiçbir karşılık beklemeden Allah yoluna adamaktır. 

Vakıf; Cenâb-ı Hakk’ın bizlere emanet olarak verdiği malı, ebedî kılmak, ahiret azığına dönüştürmektir. 

         لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ

Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe erişemezsiniz…”[iii] ilahi fermanına icabet ederek fazla olandan değil, en değerli olandan infak etmektir. Yetime neşe, muhtaçlara yuva, mazlumlara umut, hastalara teselli olmaktır.


Kıymetli Müslümanlar!


İslam medeniyeti aynı zamanda bir vakıf medeniyetidir. Müslüman da bu medeniyeti yaşatan insandır. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde,

Kişinin kendi malı, ölümünden önce hayır yoluna har­cayıp vakfettiği malıdır. Mirasçısına kalan malı ise kişinin hayra sarf etmeyip ölünce geride bıraktığı malıdır.”[iv] buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifi kendisine şiar edinen ecdadımız; inşa ettiği camiler, medreseler, hastaneler, aşevleri, kütüphaneler, kervansaraylar, köprüler ve çeşmeler ile iyiliğin öncüsü olmuştur.

Hayırla yâd edilecek nice eserler bırakmıştır. Cenâb-ı Hakk’ın, 

Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır…”[v] müjdesine nail olmak için aziz milletimiz, yeri geldiğinde din, vatan ve mukaddesat uğrunda seve seve canını vermiş, yeri geldiğinde ise bütün malını Allah rızası için infak etmekten geri durmamıştır.


Değerli Müminler!


Bütün hayır yerleri ve eserleri, bağışlayanların emanetleridir. Allah’a adanmış, insanlığın hizmetine sunulmuş mekânlardır. Dolayısıyla bu eserleri ve gelirlerini amaçları dışında kullanmak, onların zayi olmasına sebep olmak ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Onları kapatmak ise sadece bağışlayan kişinin değil; o bağıştan istifade eden tüm insanların hakkına ihanettir. “Vakıf gelirini haksız olarak yiyenler, dünya ve ahirette mutluluk yüzü görmesinler. Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin ve bütün Müslümanların laneti vakfiyeyi değiştirenlerin üzerine olsun.” cümleleri bütün vakfiyelerde yer alan genel bir ifadedir.

Vakıflar, Yaratan’a hürmet, yaratılanlara şefkat ve merhamet niyetiyle kurulur. Bugün, ne yazık ki bazı vakıf ve dernek görünümlü yapılar, yardım ve hizmet görüntüsü altında milletimizin en kıymetli hazinelerine; inancımıza, ahlaki değerlerimize, aile yapımıza ve gençlerimize zarar veren yıkıcı faaliyetlerde bulunabilmektedirler. Özellikle eğitim, kültür ve sanat adı altında yapılan kimi çalışmalarla gerçek hayatta ve dijital mecralarda genç dimağları zehirleyebilmektedirler. Oysaki yüce dinimiz İslam’a göre, hangi ad ve amaçla olursa olsun, Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan faaliyetler yürütülemez. İnancımıza, tarihimize ve değerlerimize aykırı, barış ve huzurumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden etkinlikler gerçekleştirilemez. Fıtratı bozan, yuvaları yıkan, aile kurumunu temelinden sarsan; insanın mal, can, şeref ve haysiyetine zarar veren çalışmalarda bulunulamaz. Kötülüklerin, hayâsızlığın, batıl ideolojilerin ve sapkın fikirlerin gençlerimiz arasında yayılmasına sebebiyet verilemez. Hayvan hakları istismar edilerek şahsi çıkar ve menfaat uğruna insan hayatı değersiz görülemez.  

Aziz Müslümanlar!

Vakıflar, İslam medeniyetinin ebedî mühürleridir. 

Hayrın anahtarları şerrin kilitleridir. Bize düşen;  

           وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ  

“…Kendiniz için önceden ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz…[vi] ayetine icabet ederek hayır müesseselerinin kurulmasına, korunmasına ve gelecek nesillere aktarılmasına daha fazla özen göstermektir. Yığıp biriktirdiklerimizin değil, Allah için iyilik yolunda harcadıklarımızın karşılığını ebedi hayatta göreceğimizi unutmamaktır.

hutbe qr kodBu vesileyle, kazandıklarını Allah rızası için sarf eden hayır sahiplerinden ahirete irtihal edenlere rahmet; hayatta olanlara sağlık ve afiyet diliyorum. 

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum: 

İnsanoğlu ‘Malım, malım!’ deyip durur. Ey insanoğlu! Yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya hayır yapıp ahirete gönderdiğinden başka malın mı var?”[vii]



[i] Tirmizî, Menâkıb, 18; Nesâî, Ehbâs, 4.

[ii] Kudâî, Müsnedü’ş-şihâb, I, 365.

[iii] Âl-i İmrân, 3/92.

[iv] Buhârî, Rikâk, 12.

[v] Tevbe, 9/111.

[vi] Müzzemmil, 73/20.

[vii] Müslim, Zühd, 3.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü